Dün hiç tanımadığım bir erkeğe,.....Yok öyle şarkıdaki gibi değil! Yani selam vermedim,......
Karşıyaka Kordonda yürürken, yüzlerce insanın bir sitenin oldukça büyük olan bahçesinde Mevlit dinlediğini gördüm. Oradan geçerken girişteki görevlilerden birine ölen kişiyi kastederek:
''Tanınmış biri miydi'' diye sordum. ''Evet'' diyerek devam etti adam: ''İzmir'in önemli kişilerindendi. Karşıyakaspor'un amigosuydu'' dedi. Genç olabileceğini düşünmüştüm ki merhumun 45 yaşında olduğunu öğrendim.
Sonra girişte bekleyen adama: ''Allah rahmet etsin'' diyerek oradan ayrıldım.
Birkaç saat sonra ise merhumun eceliyle ölmediğini, öldürüldüğünü öğrendim. Seyircileri maçlarda coşturmaya çalışan bir ''Amigo'' neden öldürülürdü ki! Tanımadığım halde içim acıdı. Üzüldüm.
Etrafta konuşanlar, olayın nedenlerinin çok başka olduğunu söylüyorlardı. Kimi alacak verecek meselesi, kimisi iç hesaplaşma gibi şeyleri ima ediyor, kimi yanlış yapılan bir hareket sonucu diyordu. Nedeni ne olursa olsun bir insan yok edilmişti.
Para, güç kazanmak ya da başka sebeplerden dolayı, ne fark eder ki!
Ertesi gün Konak 'a giden vapurda dışarıyı seyrederken aklıma yine bu olay geldi.
Öldürüleceği gün adamın evinden çıkışını gözümde canlandırmaya çalıştım. Annesi, babası da hayattaydı belki. Evli ve çocuk sahibi de olabilirdi. Ailesi ile yemeğini yemiş, çocuklarına ''Beni beklemeyin yatıp uyuyun gecikeceğim.'' demişti belki!
Fakat evine gelemedi. Gecenin ilerleyen saatlerinde, dönüş yolunda arabasıyla trafikte seyrederken etrafını saran diğer arabalardan açılan yaylım ateşi sonucu öldürülmüştü.
Yirmi el ateş edilmiş uzun namlulu silahlarla. Bu nasıl bir kin, intikam duygusudur! Anlamak mümkün değil,... Yani öylesine planlanmış ki, iş şansa bırakılmamış. Ölmesi garanti edilmiş.
Bu silahlar nasıl temin edilmiş, kim vermiş ya da kimden satın alınmış? Bu durum da oldukça manidar.
Vapurda giderken bunları düşünüyordum ki, yolcular arasındaki müzisyenler Yeni Türkü Grubunun ''Telli Telli Turnam,...'' şarkısını çalıp söylemeye başladılar.
''Sakın çıkma patika yollara, ovalara,... Biz büyüdük ve kirlendi dünya'' diyorlardı. Kirlenen dünya ifadesi içimi hüzünle doldurdu, gözlerimi yaşarttı.
45 yaşında bir adam öldürülmüştü. Büyük bir ihtimalle, onu öldürenler daha genç olmalı diye aklımdan geçirdim.
Katil olanları, elini kana bulayan insanları düşündüm o anda. Bu suçları işleyenler de, bir zamanlar masum birer bebek olarak dünyaya gelmişlerdi. Ve onlar doğdukları zaman belki anne babaları bayram yapmıştı. Onlar doğmadan önce belki anne ve babalarının en büyük hayali, umudu olmuştu.
Bu bebekler nasıl bir ortamda büyüyor, yaşıyorlardı ki, gün geliyor gözlerini bile kırpmadan bu kadar rahat adam öldürecek birine dönüşüyorlardı. Bunları merak ettim, ama cevabı bulamadım.
Karşıyaka Spor Kulübü'nün tribün lideri öldürüleceğini biliyor, fakat aldırmıyormuş. Bu babalar gününde, kendi babası hayatta ise şayet artık oğlu elini öpemeyecek. Ve daha da kötüsü Karşıyaka'nın amigosunun varsa çocukları da bir daha babalarını hiç göremeyecekler.
Kadere gitmenin karşı konulamaz bir çekiciliği olduğuna inanırım. İnsan o yola güle oynaya gider. O yolda mantık durur, yerini sabırsızlık ve dayanılmaz bir istek alır.
Dr. Erdal Atabek (Kışkırtılmış Erkeklik Bastırılmış Kadınlık'da):
'' Kadere inanmak insanı rahatlatır. Gücü burada. Kadere inanmak insanı sorumluluktan kurtarır. Yanlışı burada. Kaderle rahatlamak insan çaresizliğinin ürünü,'' der.
Ölüm zaten tam bir çaresizlik değil midir?
Dün: İsmini dahi bilmediğim, gerçekte ne işlerle uğraşmış, ya da kimlerle arkadaşlık etmiş, neler yapmış, ailesi kimdir? Tanımadığım ve hiç bilmediğim bir dünyanın insanı olan ve hasımları tarafından öldürülen bir erkeğe ''Allah'tan rahmet'' diledim. Çünkü böyle öğrenmiştik. İnançlarımız bunu gerektiriyordu.
Esen kalın.
15 Haziran 2022
BİYOLOJİK OLARAK BABA OLMASA BİLE BÜTÜN BABA GİBİ ADAMLARIN GÜNÜ KUTLU OLSUN.
'' İnsan acı duyabiliyorsa canlıdır.Başkasının acısını duyabiliyorsa insandır.'' der Tolstoy...Hergün değişik sebeplerden milyonlarca insan ölüyor.Artık o kadar duyarsızlaştık ki sıramızı beklerken diğer dünyanın endişesinden yaşadığımız dünyanın güzelliklerinden,duygularından arınmış gibiyiz.Tom Hank'ın Yeşil yol filmini defalarca seyrettim.Neredeyse senaryoyu ezberledim.Michel Clark Dunkan'ın repliklerini her dinlediğimde içime burukluk,gözüme yaş düşüveriyor.Işıklarda uyusun.Sohbetinizdeki içerik bana bunları çağrıştırdı.Yüreğinize,emeğinize sağlık.Saygılar...
Çok teşekkür ederim.
çOK ETKİLENDİM VE ÇOK BEĞENDİM İNSAN OLMAK SAVUNMASIZ OLANDAN YANA OLMAKTIR.
Çok güzel bir yorum Emel hanım. Yukardaki bahsettiğiniz vahim olay karşı tarafta Göztepe de meydana geldi. İlginç o*** ezeli takımın semtinde meydana gelmesiydi. Onla hiç ilgisi yoktu.
Güzel konular buluyor ve ustaca aktarıyorsun tebrik eder devamını dilerim selamlar