''Keşke'' ile başlayan bir sözcüğün devamında çoğu zaman pişmanlık içeren ifadeler olur. ''Yapmasaydım, söylemeseydim'' vs .... gibi,
Fakat, maalesef – Keşkeler - ile başlayan itirafların sebep olduğu hadiseler; haksızlıkları, kötü olayları, adaletsizlikleri, acıları, üzüntüleri değiştirmiyor; onları hiç yaşanmamış, olmamış gibi yapmıyor.
''Bir Ceza Avukatının Anıları'' adlı kitabında Prof. Dr. Faruk Erem; hükümlü Aziz'i anlatır.
Hapishanede bir gece mahkumlar yatmaya hazırlanırken; gardiyanlar sudan sebeplerle Aziz'i hücreye götürmek üzere gelirler. Aziz arkadaşlarının iftirasına uğradığını zannederek onlara kızınca başka bir mahkum ona, idamlıkların hücreye böyle düzmece suçlamalarla götürülmesinin adetten olduğunu söyler .
Aziz infazının yaklaştığı düşüncesiyle üzüntüsünden kahrolur, bütün umutları tükenir, sürekli hücresinde ağlar. Yalvarır. Suçsuz olduğunu haykırarak dua eder. Daha sonra beklenmedik bir gün, bir telgraf gelir ve müdür gardiyana Aziz'i getirmesini söyler.
Müdür tam telgrafı okuyacakken Aziz fenalaşır ve ağzı çarpılır. Korkudan felç geçirir. Halbuki Aziz'in mahkumiyeti bozulmuş, suçsuz olduğu anlaşılmıştır. Yakınlarına teslim edilir , fakat Aziz'in hastalığı ilerler ve iki ay sonra ölür.
Bu olayda Aziz'e önce idam kararı veren hakim:''Keşke bu kararı vermeseydim'' diye açıklama yapsa, neyi değiştirebilir ki?
Aynı şekilde: Yanlış bir tedavi sonucu hastasının ölümüne sebep olan bir doktor da böyle söylese gideni geri getirebilir mi ?
Her gün TV kanallarında, gazetelerde onlarca kez cinayet haberleri duyuyoruz . Bunları yapanlar: ''Keşke öldürmeseydim'' deseler ne fark eder ki?
Bir siyasetçimiz; geçtiğimiz günlerde, uzun zamandır aranan ve Amerika'da olduğu söylenen bir suçlu için; geçmişte ona yaptığı övgülerden dolayı: ''Keşke o sözleri söylemeseydim'' demiş. ( Olan olmuş, atı alan Üsküdar'ı geçmiş. )
Nedamet içeren bu açıklaması, ilk anda samimi gibi görünse de düşündürücüdür; özellikle o makamlarda oturanların, halkı sevk ve idare edenlerin, yöneticilerin, düşünürlerin, tanınmış kişilerin önsezilerinin ve öngörülerinin kuvvetli olması gerekir.
Çünkü, bir insanın geçmişe yönelik söz ve eylemlerinden dolayı pişmanlık içeren açıklamalarının bir hükmü de telafisi de yoktur.
Bazen de – Keşke - ifadesini temennilerimiz için kullanırız.
Tren ile yolculuk yapan yaşlı bir adam kompartımanda yanında oturan çocuğa sevecenlikle, kaç yaşında olduğunu sorar. Oğlan yanıt verir:
''Sekiz ... Keşke babam bu kadar çekingen olmasaydı.'' diyerek devam eder, ''O zaman 10 yaşında olacaktım.''
Pişmanlıklar yaşamayacağımız – Keşkeler - den uzak güzel günler dilerim.
Esen kalın.
Keşke ler hiç olmasaydı diyorum ama hayatımız yanılgılarla dolu...Pişmanlıkta bir meziyettir...
Düşünmeden yapı*** eylem veya davranisti Akıl ve bilgiye dayanan işlerde keskeler olmaz.saygilar selamlarr
ADALET; HAK HUKUK olmazsa KEŞKELER çogalır...tbrler EMEL HANIM..
Harika bir makale.. Kaleminize, yürenize sağlık.. Keşkeler hepimizin günlük yaşamda içimizde yaşattığımız; ama gizli ama aşina, ama bencil ama kapsamlı çığlıkşardır aslında ... Önemli o*** keşkeleri sessizden çıkarıp sesli haykırmaktır bence... Zevkle okudum İyi tanıdım, ki varsınız.. Saygılarımla..
İnsan, keşke" dedirten olaylar yaşayarak tecrübe edinir. Edinir ama, olay yaşanmış bitmiştir; artık o yaşanmışlığa takılıp kalınmamallı. Böyle bir hata hem zaman kaybıdır, hem de ruhsal sıkıntı yaratır. Yazarımız bu konuyu örneklerle destekleyerek çok güzel işlemiş. Kendilerini kutlaro.