İnsanlık tarihi
kadar eski bir kurum olmamakla beraber,asırlardır toplumdan topluma
ve belirli yüzyıllara göre çok farklılık gösteren bir sosyal olgudur. Bu sosyal
olgu her toplumun inanç sistemi,gelenekleri, toplum sosyal yapısına göre
çok farklılıkları olan bir kurumdur. Bütün dünya toplumlarının evlilik
kurumlarını incelediğimizde hepsinin en ortak noktasının “Ömür
boyu” yapılan bir sözleşmeye atfedilmesidir.Evlilikler bir çok
yüzyılda ve günümüzde kadını sadece bir çocuk üretim makinesi duruma
düşürürken erkeğide para makinasi durumuna düşürmüştür. Bazı yüzyıllarda
örneğin Rönesans devriminden sonra kadın erkek ilişkilerinde de büyük
değişimler meydana gelmiş, evlilik dışı ilişkiler serbestlik kazanırken evlilik
kurumu ivme kaybetmiş ise de evliliklerde aşkın da olması gerektiği
bilincini oluşturmuştur.
Evlilik kurumu her
devirde toplumun sosyal ekonomik koşularına göre inişleri çıkışları olan bir
kurumdur.Bugün yaşadığımız çağda her ne kadar evlilik ilişkileri gönüllülük
esasına bağlanmış isede insanı aşk boyutana ulaşamamaktadır ve ruhsal sevginin
yerinin bedensel sevgi almıştır.
Bütün dünyada yürürlükte
olan evlilikerin tek ortak yanı vardır buda “Ömür boyu” ilkesidir
ki bu ruhsal bağı oluşturmadan şirket evlilikleri yapan bireyler için bir
süre sonra dayanılmaz bir hal almaktadır. En yakınlarınızdan hatta kendinizden
başlayarak “ömür boyu” ilkesinin iki insanın da boynuna
vurulmuş prangalar gibi durduğunu görürsünüz. Bunun nedeni ise aile içi
ekonomik doyuma ulaşmış ve üreme iç güdüsünü tamamlamış çiftler
birbirlerini kurtulmaları gereken bir yük gibi görmeye algılamaya
başlamaktadır. Ruhsal bağlılıkları oluşturamadıkları içinde eşyaya
tapınmakta kadın evin işleri, çocuklar, çalışıyorsa kendi işi ile ilgilenirken
erkek yeni arayışlara girmekte aileyi ve aile içinde çocuğu yaralayıcı
davranışlarda bulunmaktadır. Burada sadece erkeği suçladığım sanılmasın,
çağımızın kadınları içinde erkeği taklit eden çok kadının da olduğunu hep
beraber izliyoruz.
Sonuç olarak birbirleri
ile resmi yasalarla ve dini yasalarla bağlı ruh birliği olmayan eşler
birbirlerine zaman içinde saygılarınıda yitirmekte aile içi şiddet oluşturarak
yeni yetişen kuşaklara zarar vermektedirler.
Önerim şudur ki:
Herhangi bir nedenle bir araya gelerek evlilik kurumunu oluşturacak
çiftlere verilen evlilik cüzdanlarında beş yılda bir yenilenmek üzere bir son
kullanma tarihi olmalıdır. “Ömür boyu” muğlak bir zaman olduğundan
çiftlerin birbirlerini kaybetme korkusunu köreltmekte, birbirlerini garanti
malları mülkleri gibi algıladıklarından ilişkileri laçkalaşmakta evlilik kurumu
içinde şiddet uygulayarak, zinaya düşerek yıpratmaktadırlar. Bu tip
evlilik kurumu içinde doğan çocuklar ise sayılamayacak kadar çok ruhsal yaralar
alarak büyümekte topluma katıldıklarında ise aynı tekrarları yapmaktadırlar.
Eğer evlenen kişilerin evlilik cüzdanlarında son kullanma tarihi olursa;
kişiler birbirlerini kaybetme korkusu taşıyacaklarından daha onurlu davranışlar
sergileyeceklerdir. Evlilik tarihlerini gözden geçirme günü geldiğinde ise;
birbirleri ile devam edeceklerine veya etmeyeceklerine karar verecekler
bu aile içinde kadına uygulanan şiddeti azaltacağı gibi,eşinden ayrılmak
isteyen erkek ve kadınlarında öldürülmelerini
engelleyecektir. Aile içinde yetişen çocuklar ise daha sağlıklı bireyler
olacaklardır çünkü bu önlem çiftler arasında kaybetme korkusuna bağlı olumluluklardan yarar göreceklerdir. Erkeğide kadınıda
ömür boyu cenderesinden kurtaracaktır.”Ömür boyu” diye verilen zaman bireylerde
farklı yansımalar yaptığından eşlerden biri bu süreci tamamlayamayacağını
anladığı anda, çeşitli şekillerde şiddete maruz kalmaktadır.
Bireylerin birbirlerine
zoraki tutunmalarına , birbirlerini mutsuz etmelerininin yolunu kapatacağı
gibi, insanın “Ömür boyu” tutsak edildikleri pisikolojisinin önüne
geçeceğinden daha akıllı ve vicdani kararlar almalarına vesile olacaktır.
Evliliklerine devam etmek istemeyen çiftlerin evlilik tarihini
yenilemediklerinde ,evlilikleri bitmiş sayılacağından adliyeleri
boşanma davaları ile meşgul etmeyeceklerdir. Evlilik tarihini
yenilemeyecek çiftlerin yasal hakları kurumlar tarafından yeni bir düzenleme
ile koruma altına alınmaya devam edilmelidir.Özellikle
çağımızda “Ömür Boyu” sözü geçerliliğini yitirmiştir. Erkek ve kadının
birbirlerine özde sevgileri sığ ve görseldir. Sevgi kalbe inemiyor, bu nedenle
ruhta perçinlenme meydana gelmediğinden insanlar birbirlerini bir süre
sonra yük olarak görmekte , kaçış
yolları aramaktadır. Evlilik cüzranlarının bir son tarihi olmaması
birbirlerini verdikleri sözleri yerine
getirmemeye itiyor, birbirlerine malı mülkü, evindeki beyaz eşyası muamelesi
yapan kadın ve erkekler sıradanlaşan
hayatlarını dünyaya getirdikleri çocuklardan çıkarmaktadır. Evlilik
cüzdanlarında bir son kullanma tarihinin olması bu zamanın süreli olması
kaybetme korkusunu getireceğinden
birbirlerinde olan iletişimlerinde daha dikkatli olacaklardır. Evlilik
içinde yaşanan yalan, dolan, ikiyüzlülük, birbirini aldatma, şiddet uygulama
gibi aşırılıkta bir törpüleme olacaktır. Günümüzün insanı kendine ait olan
hiçbir şeyin kıymetini bilmemekte ve gözü hep başkalarının sahip olduklarında
olduğu için, bu sayede kıymet bilmeyi öğrenecektir. Evlilik kurumu içinde bazı evlilikleri istisnai tutarak yazıyorum
erkeğin gözünde kadın evdeki eşyadır, kadının gözündeki erkek eve bakan köledir. Bu kadın ve erkeğin
iletişimini aşırı zarar vermektedir. Yük yüklenenler yükü taşımamaya başlayınca
evlilik kurumu yalanın dolanın şiddetin aldatmanın dayanılmaz şiddeti ile karşı
karşıya kalmakta birlik oluşturamayan bireyler sağlıksız bir evlilik kurumunda
sağlıksız çocuklar büyütmektedir. Birbirinin kıymetini değerini bilerek evlilik
kurumunu ayakta tutmak, ellerindeki sözleşmenin süreli olduğunu
birbirlerini her an kaybedecebilecekleri
bilincini kazanmalarına bağlıdır. Kaybetmedende bilinebilir diye
düşünebilirsiniz lakin, insan doğası gereği kazandığının değil kazanmadığının
peşindedir.İnsanın özde doyumsuzluğu temel sorundur. Evlilik cüzdanlarında bir
bitiş tarihi olması Devletin yükünüde hafifledir. Aile içi şiddet en aza iner.Evlilik
süresi içinde kazanımların iyi yazılmış
yasalarla koruma altına alınması, evliliğini yenilemeyenler için çocukların kim
tarafından büyütüleceği konular net belirlenmelidir.Birbirleri ile mutlu
olanlarda gidip evliliklerini tazeleler
uzatırlar. Bütün belgelerin bir son kullanma tarifi varda, niye evlilik cüzdanlarının
olmasın ? Zira Adliyeler yeni
evlenmiş,boşanmaya çalışan çiftlerle doludur.
Sevgiyle..
Çok ilginç bir öneri; tartışılmalı diye düşünüyorum.