Günümüzün iletişim araçlarından biride sosyal medya gruplarıdır. Dünyanın her hangi bir ülkesinde herhangi bir şehrinde, kasabasında, köyünde yaşayan insanların internet ağı aracılığı ile iletişim kurabilme olanaklarını sağlamaktadır.Gerçek dünyamızda insanlık ailesi olarak nasıl isek aynı alışkanlıkları, aynı iki yüzlülükleri, çıkarcılıkları sanal ortama gerçek hayatımızdan daha kolay aktarıyoruz. Her icadı iyi yönde kullananlara da kötü yönde kullanananlara da rastlıyoruz.Fakat mesele sanal olunca insanın daha bir arsızlaştığı, yüzsüzleştiği, barbarlaştığı bir ortama dönüştürmek daha kolay oluyor. Gerçek dünyada mahalle baskısı nedeni ile kendisini kısmende olsa dizginlemeye çalışan insan, sanal, yani yalan gerçekte varmış gibi ama var olmayan bir dünya diye algıladığı ortamda daha bir pervasızlaşıyor. Sınır tanımaz bir hal alıyor. Tanımadığı insanlar hakkında ileri geri konuşmaktan, küfür etmekten, aldatmaktan, kaçınma gereği duymuyor. Artık günümüz sanal dünya zedeleri ile doldu. Öyle olaylar oluyor ki gerçekten bir insan bu kadarını yapabilir mi? diye şaşırıp kalıyoruz çoğumuz.
İçimiz başka dışımız başka iki maske ile dolaşıyorduk zaten. Şimdi birde sanal maskelerimizle üçe çıkardık.Dış kimliklerimize sanal kimliklerimizi de ekleyince daha bir eksikleştik. Daha bir görünmez olduk. Çünkü gerçekte kimiz karıştırır hale geldik. Kafalarımız karışık, iç dünyamız yolunu şaşırmış durumda yalpalayıp duruyoruz. Çok az insan gerçek hayatta ne ise görünmez dünyada da öyle davranabiliyor. Suç bizlerde mi yoksa bireyleri kompleksden komplekse sokan, bu çağda mı? Bütün maskelerimizin gerçek nedeni belkide bir türlü yetişemediğimiz hayat.
Bir çoğumuz bir taraftan sanal diye küçümsediğimiz fakat bağımlısı olduğumuz sosyal medya ortamlarını kötü kullanıyoruz verimsiz kullanıyoruz. “Sanal” kelimesi çoğumuzda ” gerçek olmayan ” algısı yaratıyor ama bu algılı hastalıklı bir algıdır. Gördüğünüz her isim, her yazı gerçek bir insana aittir. Yani o yazıyı yazan resmini paylaşan, fikrini söyleyenler gerçek insanlardır. Biz iş yerimizde, okullarımızda, aile ortamlarında yakın çevremizde insanlara nasıl davranıyorsak sosyal medyaya girdiğimizde de aynı özeni göstermek zorundayız. Sanal algısı aldatıcıdır. Saygı göstermek için illa bireyleri şahsen tanımamız gerekmez insanları sosyal medya gibi dinamik ortamlarda fikren tanırız. Fikirlerini, düşüncelerini beğeniriz yada beğenmeyiz bu bize hakaret etme, küfür etme,aldatmaya çalışma hakkını vermez. Hiç bir ortamın bizi kişiliksizleştirmesine, bizi bize yabancılaştırması müsaade etmemeliyiz, çünkü insan değerli bir varlıktır. Duruşu, davranışları değerine değer katar.Kişiliksiz bireylerden sanal toplumlar oluşturmak bir insanın insanlık adına yapacağı en büyük kötülüktür. Her birimiz artık bir nevi aynamız olan sosyal medyadaki tutum ve davranışlarımızı gözden geçirmeli hatalı tutumlarımız var ise bunları değiştirmek dönüştürmek yolunda yeni adımlar atmaya başlamalıyız.
Unutmayalım, karşımızda çizgi filmi kahramanları yok, her yazıyı yazan parmaklar ve parmakları taşıyan bir yürek var.
Sevgiyle…