Hastalıklarda vücudumuzu hasta ( enfekte ) eden bakteri ve virüslerle meydan savaşını vücudumuz aslında kendi kendine otomatikman kendisi gerçekleştirir.
Biz bizim için gerçekleştirilmiş olan bu savaşı kazanabiliriz de ve kaybedebiliriz de. Büyük çoğunluğu da nitekim vücudumuzun kazanması ile sonuçlanmış olur ve normal yaşamımız sürer gider böyle. Biz bunu fark etmeyiz bile...
Vücudumuza giren zararlı bakteriler ve virüslerle milyonlarca yıldır vücudumuz karşılaşmış olduğundan, bize hissettirmeden otomatik çalışan sistemimiz genelde onları tanır ve nasıl yok edeceğini de iyi bilir ve eder de.
Sıkıntı ise tanımadıkları veya iyiymiş gibi görünüp ve öyle algılayarak, girişine ve yayılışına izin verilenler, kötülüğe başlayarak yaşatır.
Nasıl bir devletin ordularının morali yüksekse, askerleri daha canla başla savaşırsa, ... İnanan bir insan için dua da aynen öyledir❗ Buna yanılmıyorsam; plasebo etkisi deniliyor.
Hiçbir dua hiçbir hastalığı iyileştirmez. Ama inanan insanların moralini yükselterek daha güçlü savaşmasını sağlamış olur, yani moral motivasyon...
Hastalıklarla savaşta Tıp bilimi izlenmesi gereken tek ve en doğru yoldur. Dualar çözüm değildir! Çözüm olsaydı; Kabe ve camiler ibadete kapatılmamış olurdu.
Bizim coronavirüsünden almamız gereken en büyük ders; sağlıklı yaşamak, sağlıklı bir toplum olmak istiyorsak, bilim ve teknolojiye çok daha fazla önem vermemiz gerektiğini bu mevzuda net bir şekilde görmüş olmamızdır ...
Din eğer çözüm olsaydı, camilerimiz cuma namazları da dahil ibadete kapanmamış olurdu! Bunu bizlere, milletimize kavratabilmişse bu illet, Covid-19 virüsü İslam dünyasına çok güzel bir hizmeti gerçekleştirmiş olacaktır sonucunda üzüntü, sıkıntı ve endişe verici bir müsibet olarak ve biz insanoğlu genelde müsibetleri daha ders alıcı unsur olarak görüyor ve kabul ediyoruz!