Acaba bunların peşinden giden insanların gözlerine perde mi inmiş. Hayır, tamamen duygusal, nereden arpalanırım, nereden otlanırım, bana da bir şey düşer mi derdindeler, zira mevcutlarda zaten tutunamadılar.
Bakıyorsunuz kurulan partilere ve hareketlere, aslında ayrılmış oldukları siyasi partiden hiçbir fark yok politikalarında, onlarda emperyalist kapitalizmi destekleyen o holdingin cebinden, şu para babasının yardımından medet umar haldeler. Türk ulusunu zerre düşündükleri yok.
Zira göğüslerini gere gere Türk ve Dünya Birliği Partisi’nin Genel Başkanı olarak benim söylediğim gibi ‘’ bana anayasayı değiştirme gücü verin, ben bütün holdingleri kapatıp bütün üretim tesislerini ve fabrikalarını Türk ulusuna tapulu olarak vereyim, Türkiye’nin ekonomisini Türk ulusu hem de tapulu olarak yönetsin ‘’ demiş olduğum gibi diyemiyorlar.
Şimdi bunu diyemiyorsunuz, peki Türk ulusu bunu diyemiyorsanız size niye oy versin ki, mevcut meclisteki siyasi partilerden farkınız ne, onlarda emperyalist kapitalistleri besliyor, sizde onları beslemiş olacaksınız. Fark koyun ortaya fark, onlar ile aynı siyasettesiniz ve yine oyları onlar almaya devam edecek. Çünkü farkınız yok. Neden size oy versin öyleyse, hikaye anlatmaya gerek yok.
Madem ki, bir şeyler yapmak istiyorsunuz ya hep birlikte bir araya geleceğiz bir kuvvet bir sıklet oluşturacağız ve Türkiye’deki bütün üretim tesislerini yani fabrikaları anayasayı değiştirme gücüyle olacak iktidarımızda Türk ulusunun her ferdine eşit tapulu olarak vereceğiz. Yada eğer bizimle beraber bu farkı ortaya koymayıp TBMM de olan partiler ile aynı emperyalist kapitalist politikaları ortaya koyarak önünüzde olan onları oy alıp geçmeniz mümkün değil.
Benden söylemesi!
Bu ülkede bu saatten sonra Türk ulusuna Türkiye’yi amuduyla verecek parti ancak iktidar olur yada zaten aynı politikalı olan mevcut partiler her yönden güçlü oldukları için yine oyları toplamaya devam eder. Yani partiye muhalefet değil politikalara muhalefet esastır. Kısacası emperyal kapitalist politika değil Türkçü, Türk ulusçu, vatanı ulusa tapusuyla verme politikası muhalefettir mevcut siyasi partilere, adları yada ayrılıp yeni kurulmaları değil. Mevcutlara muhalif olduklarını niteleyenler bilsinler ki bu saatten sonra iktidar olmanın ve hatta TBMM’ye girmenin yolunun bu ülkenin bütün üretim tesislerinin Türk ulusuna tapulu olarak verilmesinden geçiyor. Ulusun bütün fertlerinin ( patronlar amuduyla, faizsiz krediler ile zevkü sefa içinde en iyi şartlarda malı götürürken ), üç kuruşa üretim yerlerinde modern köle değil, bu fabrikaların tapulu sahibi olarak yaşamaları gerekir. Bütün üretim tesislerinin tapulu patronu olacağının politikası Türk ulusunu saracağını ve destek bulacağını, TBMM ye, hatta iktidara ve hatta anayasayı değiştirme gücüyle olacak iktidara taşıyacağını, zira her Türk ulusu ferdinin Türkiye’nin tapusunun sahibi olmayı istediğini biz çok iyi biliyoruz. Bu farkı ortaya koymayan yeni diye niteleyebileceğimiz parti ve hareketler Türk ulusuna ne fayda sağlayabilirler. Sadece patronlara emperyal kapitalistlere Türk ulusunu sömürtürler. Zaten sömürtülüyorlar, o zaman sizin yeni kurulmanıza ihtiyaç ne size oy verilmesi için. Gelinen nokta bunu yeterince gösteriyor. Yenilerinde söyledikleri mevcutlardan farklı değil tamda bu ve bunun aynısı. O zaman yenide olsalar bize göre mevcutlar varken mevcutların aynı emperyal kapitalist politikalarını politikalarına almış olarak itibar görmeleri ve oy almaları böyle olunca mümkün gözükmüyor.
Türk ulusunu patron uşaklığından kurtarma politikası Genel Başkanı olduğum Turkuaz Işık’ın politikasıdır. Biz Türkiye’yi Türk ulusuna tapulu verme politikasındayız. Farklıyız, işte fark. Bu fark iktidar olunmayı yeter ki Türk ulusuna bu ulaşmış olsun % yüz sağlar. Türk ulusu yurdunun fabrikalarının tapulu sahibi olmayı istemez mi. İster, işte bunu verme politikası Turkuaz Işık’ta var. İstiyoruz ki bu politikamız güçlensin. Mevcutlardan farkı değişik bir ad almak yada mevcutlardan ayrılıp yeni kurmak değil. Politikalar farkı esas olan. Türk ulusunun bireyleri kendisine Türkçüyüm, milliyetçiyim, Atatürkçüyüm, merkez sağcıyım, merkez solcuyum, hatta muhafazakarım veya şu dindenim şu mezheptenim ve hatta hatta kendisine ateistim diyenler, Türk ulusuna tapulu olarak Türkiye’nin bütün fabrikalarını vermeyi bizim layık gördüğümüz gibi, layık görmezler mi? Bizce görürler, kim görmez emperyal kapitalist uşakları ve beslemecileri layık görmez, onlarla da bizim işimiz olmaz. Biz Türkçüyüz. Bizim işimiz 1 milyar Türk ulusu ile hep birlikte önce Türkiye’ye, sonra bütün Türk devletlerine ve sonrada bütün Türk devletleri ile beraber dünyaya ve insanlığa bu politikayı getirip insanlığı emperyal kapitalistlerin modern kölesi olmaktan kurtarmak ve insanlığı dünyanın sahibi yapmak, dünyadaki bütün üretim tesislerinin eşit tapulu sahibi yapmak.
İşte bu politikamızı birlikte yapacağımız Türkiye’de, Türk devletlerinde ve dünyada siyasi kurum ve siyasetçiler arıyoruz. Türk ulusunun ve insanlığın modern köleliğinin önüne geçmeyenden, geçme politikası yapmayandan Türk milliyetçisi ve Türkçü mü olur. Kapımız açık!...