Fransız devrimine ( 1789 ) giden yolda, halkın ''Ekmek bulamıyoruz'' diye ayaklanması karşısında bu sözü, Kraliçe Maria Antoinette'nin söylediği rivayet ediliyor.
Gerçekten söylemiş mi ( ? ) Bu da kesin değil. Bazı kaynaklar, bu sözlerin 1760 yılından beri aristokratik çürümenin tasviri olarak yazılı bir şekilde kullanıldığını söylüyor.
Fakat bu sözde yapılan asıl yanlışın çeviri hatası olması. İfadenin Fransızca şekli olan '' Qu'ils Mangent De La Brioche '' de kastedilen Brioche çok az yumurta ve tereyağ ile lezzetlendirilmiş bir ekmek. Yani pasta değil. Söz bu durumda iyi niyetle de söylenmiş olabilir. '' Eğer ekmek bulamıyorlarsa onlara daha iyi cins bir ekmek verin. '' şeklinde.
Hayatını okuduğum zaman, aslında kraliçenin çok şanssız bir kadın olduğunu düşündüm. 14 Yaşında Fransa veliahtı ile evlendirilmesi, 19 yaşında kraliçe olmasını insanın aklı kabul etmiyor. Ancak tarihte bu durum, bütün imparatorluklar için böyle olmuş.
Kraliçenin, sarayda yaşamaktan başka hiç bir seçeneği olmamış. Ve çocuk denilebilecek yaşlarda, saray entrikaları, dedikodu ve iftiralarına maruz kalmış.
23 yaşında ilk çocuğu kız olduğunda : ''İyi ki kız oldun, erkek olsaydın devlete ait olacaktın, şimdi bana aitsin.'' diyecek kadar çocuklarına düşkün ve iki erkek evladını hastalıklar sonunda kaybetmiş acılı bir anne.
Eşinin ve en yakınlarının korkunç şekillerde ölmelerine dayanmış güçlü bir kadın. Giyotine giderken, kendisine telkin yapan papaza: ''Asıl sorunlarımdan şimdi kurtuluyorum.'' diyecek kadar cesur, ayağına bastığı celladına ''Affedersiniz'' diyecek kadar nazik biri. 37 yaşında son bulan bir hayat.
Fransız İhtilalini gerçekleştirenlerin, düzeltmeye çalıştıkları sistemden daha da kötüye dönüştüklerini hatırladıkça, Memleketimizin kurtarıcısı ve kurucu liderimiz, büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha sevgiyle anıyorum.
Kadın olmak, kraliçe de olsa, saraylarda da yaşasa Marie Antoniette'ya çok büyük bedeller ödetmiş. İlk doğumunu bile yüzlerce saray görevlisinin karşısında yapmış. Utancından bayılmış.
Doğduğu günden beri kıyafetleri bile, hep dadı, ya da hizmetçiler tarafından giydirilmiş. ''Rujumu bile dünyanın gözü önünde sürüyorum.'' diye bir yakınına dertlenmiş. Denizi hiç görmemiş, hayatı boyunca özgürlüğü hiç tatmamış.
Kadın olmak, onu da çok üzmüş, ezmiş, yormuş. Kraliçe olması da hayatına mal olmuş.
Güzel bir saptama. Kutluyorum sizi Emel hanım.
Tarihte her zaman unvanı büyük olsa da acı çekmiş.. örnek olamamış... Atatürk'le kadın ilki kez yucelmis.. Tbrler..Emel Hanım!..