Yıllar önce Samsun Pelitköy'de bir otobüs durağında beklerken; kırmızı türbanıyla aynı renkte döpiyes giyinmiş genç bir hanım görmüştüm. Kısa ceketinden çıplak beli görünüyordu. Günaha girmesin diye ( Bana neyse ) teninin göründüğünü hatırlatınca bana; artık İslami geleneklerin zamana uydurulması gerektiği ve uydurulduğu türünden hiç anlayamadığım bir şeyler söylemişti.
O yıllarda üzerinde hiç düşünmediğim bu sözler; son zamanlarda etrafıma baktıkça sık sık aklıma geliyor... Yani ne oluyor, acaba İslami kuralların bazıları gerçekten birileri tarafından yumuşatılıyor veya farklı mı yorumlanıyordu? Tesettürlü genç hanım, o gün, bana bunu mu anlatmaya çalışmıştı...
Eskiden kentlerde yaşayan dindar kadınlarımız uzun ve kapalı bir elbise üzerine bol pardösü ya da manto giyer başlarını alınları da görülmeyecek şekilde eşarpla bağlayarak sokağa çıkar ve sadece eşlerinin göreceği şekilde süslenirlerdi. Anadolu'da yaşayan kadınlarımızın başlarını bağlaması ise folklorikti.
Şimdilerde ise tesettürlü hanımların çoğu kıyafet seçimlerinde oldukça rahatlar. Hatta aykırı moda stillerine bile uymakta tereddüt etmiyorlar. ( On iki yıl kadar önce ) Bursa Görükle 'de, tesettürlü genç bir hanımı, bacağında yırtık kot pantolonu ile caddelerde dolaşırken görmüştüm.
Bazı kapalı kadınlarımızda, dikkatimi çeken başka bir özellik de; Renklerini en cart tonlardan seçtikleri; saten kumaşlardan dikilmiş elbiselerini ( Düğün, nişan gibi özel günlerin dışında da ) akla gelebilecek her yerde giyinmeleri. ( Bir zamanlarda; hepsi sözleşmiş gibi ten rengi kıyafetleri tercih ediyorlardı. ) Nereye baksanız sanki ortalıkta çıplak kadınlar geziyordu.
Geçtiğimiz günlerde de bir banka şubesinde beklerken gördüğüm, uzun boylu ve kilolu tesettürlü bir hanım görevli; ön ve arka çıkıntılarını tamamen ortaya koyan tayt pantolonu ve daracık kazağı ile memurlara çay servisi yapıyordu.
Galiba artık tesettüre girmenin tanımı, uygulaması değişiyor, bir şeyler, yumuşatılıyor gibi...
Tesettürlü hanımların gösterişli giyimleri, kendilerine bakmaları, estetik yaptırmaları da bana abes gelmiyor. Hatta katılmış oldukları düğünlerde gerdan kırıp, göbek havalarında oynamaları da. Kara çarşaf giyinmeyi savunup, soluk, kara sarı suratlarla gezmelerinden çok daha iyidir.
Hele hele otuz yıl önce tesettüre girerek, namazlarında hem Allah'a, hem de ezanların susmadığı ve ibadetini yapabilme özgürlüğüne sahip bir vatan bıraktığı ve kadınlara da birey olma hakkı tanıdığı için Atatürk'e şükreden en yakın arkadaşım gibi kadınlardan olmak ise; çok çok daha hayırlı ve yararlıdır.
Esen kalınız.
Bazen bu türbanlı monden tiplere bakınca sinirleniyorum, bazen de gülüp geçiyorum.Mesele o ki , tesettür giyim sanayii, din tüccarları ile anlaşmış gibi, kıyafetlerin çeşitliliği ve renkliliği almış başını gidiyor.Tabii kıyı köşe semtlerde, kırsal kesimde bu örtünmekle kalıyor, fantazi giyim kuşam yok.Netice ; Milleti şekilden şekile sokan Kapitalizme hizmeti borç bilen iktidarların, milletin haleti ruhiyesini , örf ve adetlerini de hiçe saydıkları bir ortam oluştu.Zaman herşeyi değiştirebiliyor.Bakalım ilerideki günlerde, yıöllarda daha neler göreceğiz, ömrümüz vefa eferse
Merhaba Emel Hanım. Siz yine de iyi durumlsra rast gelmişsiniz. Kandıra Kefken'de kadın topuklarınıda örtecek biçimde ve bej şile bezinden yaptırdığı bir giysi ile denize girdi. Denizden çıkarken o giysisi tenine yapıştı. Üzerinde hiçbir şey yokmuş gibi çırılçıplak bir kadın karşımızda duruyordu. Bir de bir video izledim. Bedeninin tüm ayrıntılarını gösteren daracık giysi ve türbanıyla dansözlere pafmak ısırtacak bir kıvraklıkla oynayan genç bir kızı inanın hayranlıkla bir kaç kez izledim. Eşim gelip izledi ve gülerek "aman dikkat et. Saçının teli gözükmesin" dedi.
Maalesef dini değerlerin bu kadar istismar edildiği başka bir zaman olmamıştır sanırım, gerçekten inanın içim acıyor. Teşekkürler.
Harikasınız çok güzel değerlendirmişsiniz. Kutluyorum.
insan ile ilgili konu olunca ya istismardır veya istisnadır/ hayatı algılama biçimi gibi *ya savaşı ister ya barışı..
Güzel bir konuyu etkili bir biçimde ortaya koymuşsunuz. Kutluyorum sizi Emel hanım.
Emel hanım ne güzelde anlatıyorsun okudukça tekrar okumak istedim elinize sağlık çok hostu
Pelitköy TOKİ evlerinde oğlum oturmuştu. Daha çok üniversite öğrencileri kalıyordu. Tesettüre gelince, tesettüre girdim diyenlerin belki %5'şi dinin hükümlerin bilincinde; geri ka***ı mahalle baskısı olmasa bile mahalleye ayak uydurma cabası, hatta bazıları yaşantılarını kamufle etme çabası ile güya örtünüyorlar. Ayrıca, Kur'an hükmü göğüsleri ve omuzları örtmeyi emrediyor; bunun için de baş örtüsü kul***ılabilir anlamı cıkarılıyor. Değilse, bayanların saçları görülmemeli anlamı çıkarılacak bir buyruk yok. Anadolu kadını genellikle zaten başını örterdi. Siyasi İslâm konuyu malzeme olarak kul***dı. Konu uzun; vaktinizi almak istemem...
Mustafa Bey ; bu konunun aslında çok daha fazla boyutları var. Bence en acısı siyaseten o***ı. Baskıyı yani aile toplum baskısını anlayabilirim, bir yere kadar , ama siyaseten o***ını asla. Takiye yapmakla eşdeğerdir. Ve bunu yapan kişinin dindarlığından söz edilebilir mi? Yıllar önce tanıdığım bir kadın 13 yaşındaki kızını tesettüre sokmuştu, görünce çok şaşırmıştım, bana ne yapayım koca bulamaz dedi. Bunu hiç unutmuyorum. Çünkü onun kızı -koca- bulmak zorundaydı. Tabii bunların iş için aş için o***ları da var ve maalesef bu amaçlarla örtünmek anlaşılır, kabul edilir değil. Yorumunuza katılıyorum. Çok teşekkür ederim.