Güzel renktir beyaz. Masumiyeti, temizliği, saflığı ifade eder. Beyaz rengin serin, siyah rengin ise sıcaklık hissi verdiğini biliriz. Fakat:
'' Zürefanın düşkünü ( zenginlikten yokluğa düşen kişi ) beyaz giyer kış günü '' diye bir söz vardır. Kışın ortasında bazı kişiler baştan aşağıya bembeyaz kefen giyinmiş gibi, kireç sıvanmış duvarlar gibi dolaşıyorlar,...
Hele hele bazı beylerin yaz, kış iç çamaşırlarını bile gösteren beyaz pantolonlar giyinmeleri!
Bir kısım erkeklerin ise beyaz atlet ( yani iç çamaşırı olan fanila ) üstlerinde olduğu halde fotoğrafını çektirerek bunu sosyal medyada paylaşmaları,...
Yine, genellikle beylerin çoğunun toplu taşıma araçlarında bacaklarını 90 derece açarak oturmaları;
Ayrıca genç delikanlıların, neredeyse hepsinin, uzun zamandan beri sürekli sakal bırakmaları ise başka bir gariplik!
Trabzon'da adamın biri yolda gördüğü tuhaflık üzerine sorar:
- Beyefendi, sana demokrasi ve hak adına bir soru soracağım.
- Buyur sor?
- Şu geriden gelen teyze hanımınız mı?
- Evet, ne olmuş?
- Demokrasi ve hak adına sen bu vaziyetten utanmıyor musun? Sen öndesin, hanımın arkada.
- Niye utanayım ki? Her başarılı erkeğin arkasında bir hanım yok mudur?
- Vaaar!
– Eee! Bende başarılı bir erkeğim.
Fıkrada anlatıldığı gibi kimi erkeklerin kadınlara ikinci sınıf insan gibi davranmaları da tuhaflıktan öte bir kişilik bozukluğu.
Sosyolojik bir gariplik ise; asgari ücretle ev geçindiren bazı aile fertlerinin kredi çekerek; maaşlarının beş katı fiyatındaki son model telefonlar satın almaktaki cesaretleri!
Kadınlarda ki bazı tuhaflıklarda hayran oldukları kişi gibi görünmek arzusundan ve modadan kaynaklı olsa gerek,...
Eskilerin biraz da küçümseyerek '' pala dudak '' diye tabir ettikleri dudaklar moda artık. Eğer dudaklar böyle değilse dolgularla özel olarak bu hale getiriliyor. Fakat:
Kimileri üst dudaklarına öylesine bir dolgu yaptırıyorlar ki, dudakları neredeyse burunlarıyla birleşiyor,... Ayrıca:
Fotoğraf çektirirken kimi ünlü ünsüz bazı hanımların ağzı bir karış açık ya da dudaklarını ( birini öpecekmiş gibi ) büzerek poz vermeleri!
Kadınların yazın plajlarda güneşin altında, kışın güzellik salonlarında solaryum ile vücutlarını esmerliğinde ötesinde karartmaya, simsiyah olmaya çalışmaları,
Bazı hanımların pantolon zannederek giyindikleri tayt denilen külotlu çorabın ise ten renginde olanlarını seçmeleri! Çoğunun artık; etek ve elbise gibi kıyafetleri unutmaları, ayaklarına da asker postalları giyinmeleri,
Yine bazı hanımların aykırı görünmek uğruna saçlarını; yaratılışa uygun olmayan yeşil, pembe, mavi gibi renklere boyamaları,
Oldukça cesur, acıya dayanaklı bazı genç kızların göğüs uçlarına pirsing yaptırmaları!
Ayrıca bazı hanımlarımızın birtakım cerrahi işlemlerle çenelerini olabildiğince uzatarak kendilerini masallardaki cadılara benzetmesi,... Çok tuhaf!
İnsanlar psikolojik olarak görünüşlerinde kendilerini rahatsız eden bir durumdan dolayı elbette estetik operasyonlar yaptırabilirler.
Fakat artık günümüzde özellikle hanımlarımız bu tür ameliyatlarla yaratılış özelliklerini değiştirip hayran oldukları bir ünlüye benzemeye çalışarak kendi özgün duruşlarından ve kimliklerinden uzaklaşıyorlar.
Oysa önemli olan farklı olabilmektir. Birilerine benzemeye çalışarak farklı olunmaz. Ve taklitler daima aslını yaşatır.
Esen kalınız.
Çok kısa boylu bayanların kendilerini erkeklere uzun göstermek adına acayip tarzda, açık saçık kıyafetler giyinmeleri; herhalde unutulmuş diye düşünüyorum. Bu konu Emel Hanımın gözünden kaçmamalıydı. Umarım başka bir yazısında bu konuyu da irdeler. Güzel günler ...
Çok yerinde tespitler; kutlarım Emel Hanım. Lakin "genellikle beylerin çoğunun toplu taşıma araçlarında bacaklarını 90 derece açarak oturmaları;" tespitine katılmıyorum; genelleme yapmak hiç doğru olmaz. Biz de toplu taşıma araçlarıyla bir yerden bir yere gidip geliyoruz; bacaklarını 90 derece açarak oturanlar azınlıktadır ve iyi aile terbiyesi almış çoğunluk bunları ellerinden geldiğince bakışlarıyla dışlamaktadır. Azınlıkta o*** o kişiler, iyi bir aile terbiyesi almamış soysuzlardır. Lakin insanlarımız; sevginin ve saygının olduğu o eski günleri özlemektedir. Teşekkürler Emel Hanım
DÜNYA BENDEN SORULUR HAVASINDALAR
genellikle beylerin çoğunun toplu taşıma araçlarında bacaklarını 90 derece açarak oturmaları; "Dünya benden sorulur havasındalar." Ayrıca genç delikanlıların, neredeyse hepsinin, uzun zamandan beri sürekli sakal bırakmaları ise başka bir gariplik! "Sakal bırakmak gericiliğin simgesi olarak görüyorum."
Eline sağlık güzel bir tesbit. Bu şekildeki davranış ve şekil değiştirme sevdası, farkındalık yaratmak. Ve bir kaç yıl sonra hiç olma sevdası. Kılık kıyafetde düzeni olmayanın hiç bir şey de düzeni olmaz.
Kadın erkek ahlakımız çok çok bozuldu. Genç kızlar estetik yaptıra yaptıra aynı tip olmaya başladılar. Toplum olarak bir bunalım sürecine girdik. Sonu hayırlı olur inşallah...
Yine güzel bir konu seçmişsiniz,tebrikler.Ama bu kadarla bitmiyor tabi;öyle çok tuhaflıklar var ki kitaplara sığmaz.Bedenlerini deldirip metal taktıranlar,döğme yaptıranlar;köyün delisinin üzerindekileri moda diye giyenler;motosikletle önde iki çocuk arkada eşi ve bebeği pikniğe gidenler;sırasını beğenmeyenlerin kurnazlıkları;hafriyat aracının çalışmasını top***ıp merakla izleyenler;denizin boğamadığını kurtaralım diye boğanlar.Daha niceleri...Başka yerde yaşayamam.Katkım olduysa sevinirim.Tşkler Emel hanım
Muhteşem ! Harika bir anlatım . Yetersiz kişilikler herzaman aynı şeyleri yapacaklar . Erkek veya kadın farketmez .
Değişmeye çalışan bütün yakınlarıma; Doğal haliniz kadar güzel olamıyorsunuz, diyorum..
Maledsef toplum dejenere olmuştur birçok konuda ahlak saygı güven bu değerler bitmiş gibi
Ağzına kalemine sağlık.Yerinde tespitlere bayılıyorum
yazarımızı tebrik ediyorum, gene kuşağımızın duygularına tercüman olmuş, gene güzel bir konu seçmiş, bunları dile getirenler olmazsa gençlere bu tuhaflıkları nasıl anlatacağız