Geçtiğimiz günlerde şair bir arkadaş; '' Size hiç şiir yazan oldu mu ? '' dedi. (Sorusunda cinsiyet belirtmese de ima ettiği doğal olarak erkeklerdi.) Olmuştu. '' Peki ya şimdi '' diye sordu. ( Bu ifadesiyle de ilerlemiş bir yaşta olmamı kastediyordu. )
Şimdi ise, erkekler hemen sonuca odaklanmaya çalışıyorlar. Özellikle altmışlı yaşlarda olanlar; Çoğunlukla karşı cinse aşklarını, beğenilerini, arzularını itiraf ederken gençlik günlerindeki özeni göstermiyorlar.
Bu durumu, Çukurova Üniversitesinden emekli Öğretim Görevlisi Ramazan Çakıroğlu şöyle açıklıyor:
''Bu konuya - Sevginin Toplumsal Eriyişi - denilebilir. Eriyen sevgi, yerini mekanik yaklaşımlara ve marketing sistemlere bırakıyor. Kestirmeden ve hemen, şimdi sorunu çözmek istiyor. Tabi, bununla birlikte insanların çoğu karşı tarafa arsızlaşırken asıl kendine karşı arsız ve terbiyesiz davranıyorlar.
'' Şair Ahmet Özbek ise; Bazen gençlerin de böyle davrandıklarını söyleyerek, ileri yaşlardaki beylerin gönül ilişkilerinde direkt olarak konuya giriş yapmalarının nedenlerini: Ülkenin kültür yapısının bozulmasına ve internet ortamının da nezaketi darmadağın etmesine bağlıyor. Başka bir akademisyen arkadaşım da bu davranışları:
'' Genellemelere pek güvenilmese de, bu tür tutumlar kişiseldir, ama yaşlılarda yoğunlaşıyor. Ölüm korkusu artıyor, özlem ve arzular kişiyi daha çok yoklamaya başlıyor. Karşı cinse doğrudan yaklaşarak, içinde kalmış arzularını gerçekleştirmek için, telaşla şansını denemek istiyor. '' şeklinde açıkladı.
Yine facebook sayfamdaki değerli bir hocamız da; Yaşı ilerlese de; Şiir yazamayacağı bir kadınla birlikte olamayacağını belirtti. Hatta bu konuda erkekler arasında söylenen '' Şair şiir yazar, hovarda malı götürürmüş '' sözüyle kendi ifadesine de ironi yaptı.
Diğer bir sanatçı bir arkadaşım da:
''Öncelikle, yılların vermiş olduğu deneyimler ile partner olabilecek hanımların da, açık fikirli, daha anlayışlı, hoşgörülü ve olgun kişiler olmasından kaynaklanıyor olabilir. Erkeklerin yaşlanmasıyla paralel olarak maddiyat ve sosyal statü olarak gelişmeleri de onları daha öz güvenli hissettiriyor. '' '' Yaş geçiyor... Zaman daraldı... Gençlerin böyle bir derdi yok, ama bizim kum saatindeki kum tükenmek üzere! ''
'' Hitler mi liderdi, Eva Braunmu? Aslında dünyayı dize getiren liderlerin sevdikleri kadının önünde diz çökmeleri, sayısız örnekle tarih sayfalarında yerini almış. ''
''Kerem Aslı için yanmış ya, Ferhat Şirin için dağları delmiş ya, Çekinecek ne kalmış geriye? '' '' 50 Yaşını geçmiş erkek daha özgüvenli, daha cesur... Kaybedecek bir şey yok, ancak kazanacak çok şey var !'' diyerek şaka ile karışık bir itirafta bulundu.
Çok şükür ki! Ruhlarında şiirlerle doğanlar hala var... Yaşasın romantizm!
Diğer taraftan:
Sevdikleri, hoşlandıkları erkeklere karşı bile hislerini kolay kolay ifade edemezken, ( İstisnalar hariç ) onlardan pek şair bile çıkmazken; Doğurganlık özellikleri bittiği zaman da kendilerini bir erkek gibi gören kadınların ise; Ne gençken ne de ileri yaşlarda; İlgi duydukları beylere kestirmeden düşünce ve hislerini ifade etmesi de daha çok filmlerde, fıkralarda oluyor.
'' Yaşları hayli ilerleyen Temel ile Fadime , kendilerini bildi bileli nişanlıymışlar....
Yıllar böyle nişanlı olarak geçmiş...
Sonunda Fadime '' Artık evlenmemiz lazım! '' demiş.
Temel umutsuzca başını sallayarak '' Haklısın '' demiş. '' Haklısın, ama kim alır bizi bu yaştan sonra? ''
Yaşlanan bedendir, gönül genç kalır hep,
şiirler ile kalın, esen kalın.
Yazıda konular güzel işlenmiş, yazarı kutluyorum. Ancak aşk ve sevgi konusunda yaşını almış erkeklere büyük haksızlık yapılmış olduğuna inanıyorum.Yaşlı erkeklerin yaptığı, edindikleri tecrübeleri nedeniyle fazla top çevirmeden çabuk "sonuca" gitmek istemeleridir.
Konu karşı... Yaş***dıkça anlak, idrak hız***ıyor. Çakralar ters yönde çalışıyor. Konu eksik enerjinin tamam***ması. Anladığıma gelince; erkek maşa kadına. Y.Y.V.
Çok keyifli bir yazı, akıcı ve espirili anlatımınızla konuyu irdeleyerek güzel bir eser çıkarmışsınız. Tebrikler! Yüreğinize ve emeğinize sağlık
İletişim çağı insanları daha bir cüretkâr yaptı; ilişkiler kolaylastı, ama tadı da kaçtı...
Kaleminize sağlık.. Duygusal yozlaşma flört terörünü de doğurabilir. Güzel konu
Kaleminize ve yüreğinize sağlık...
Beğeniniz için çok tşk ederim.
Çok tşk ederim Hasan Basri Bey.
Çok güzel bir konudan bahsetmişsiniz . Yaş***an bedendir gönül değildir.Her taşın kendine göre güzelliği ve özelliği vardır.
Çok teşekkür ederim Nafiz Bey
Yüreğine,kalemine sağlık.Her insan her yaşta kendi ruhsal hallerini dillendirebilir ama asıl o*** her bireyin bu konuda hangi konuda olursa olsun kendi hissetikleridir.Can Babaya sormuşlar ; hep babanıza şiir yazmışsınız neden annenize yazmıyorsunuz diye Can Yücel o kadar iyi bir şair değilim demiş.Ben severim ama yanıtı bile babayı aşağılayacak nitelikte bence.Şiiri hakeden kadınların mutlaka şairleri olur,erkeklerinde.Kimileri dağ deler,kimileri diz çöker kimi yanar kimi Mev***a gibi döner.Kimileride Temel'le Fadime gibi sevgilerinden bihaber yaşayıp,göçüp gider.Aşkı Neyzen Tevfik çok güzel anlatmış :)) Saygılar.
Çok teşekkür ederim Ali İhsan bey
Yüreğine sağlık, çok güzel, çok anlamlı, çok doğru tesbitler, keşke herkes sizin kadar duyarlı, bilgili, donanımlı, birikimli, anlayışlı olsa... Her şey gönlünüzce olsun canım
Çok teşekkür ederim Şener Bey.
Yazıda Emel hanım yaşıtlarımızın duygularını ve davranış modellerini çokça incelemiş ve çok güzel anlatmış, insan bir solukta okuyup bitiriyor. “şair şiir yazar, hovarda malı götürür” sözünü bende duymuştum, çok kaba bir söz olduğunu düşünmüştüm ancak Emel hanımın yazısında çok şık bir giriş haline gelmiş
Çok teşekkür ederim Özcan Bey
Cok guzel cok begendi. Basarilarin devamini dilerim
Çok teşekkürler Kalem Bey
Emel hanım, bedenen 82'yi yaşıyorum. Ruhen ise daha 15'indeyim. Yazınızda biz yaşlıları çok iyi analiz etmişsiniz. Sizleri kutluyorum. Sevgilerimle Öztükel
Çok teşekkürler Rıza Bey
TSK ederim.yas gereyi heyecandan kalmadı.Cok cenazende olabiliyor açık konuşmalar.Sevincede yürek söyle diyor.Tskler Güzel vurgulu yazınızda..
Çok teşekkür ederim Orhan Bey