12 Eylül 1980 darbesinin lideri Kenan Evren; nitekim sözünü çok sık kullanır, fakat '' Netekim '' derdi. Kenan Evren yurt içi gezilerinde halka hitap ederken, amiyane bir tabirle söylemek gerekirse biraz kocakarı üslubuyla konuşurdu.
Limon Dergisi yazarlarından Şükrü Yavuz o yıllarda: Evren'in nasihat tarzı konuşmalarının mizahını yaptığı '' Netekim '' adlı ( Mustafa Kamil Zorti takma ismiyle ), bir kitap yazar.
Kitaptaki - Kız çocuklarının okutulmasıyla ilgili - bir bölümde Kenan Evren'in üslubuyla onu eleştirir ve:
'' Bir başka ülkeden de misaller vereceğim. Biliyorsunuz Amerika var. Biz burada 100 senedir, 150 senedir kızları okutalım mı, günah mı diye didişip duruyoruz... Onlar bu meselelerini de halletmişler... Biliyorsunuz, orası serbest, 7 - 8 yaşından itibaren cinsi münasebet kurabiliyorlar... O vakit kız kalmadığı gibi; kızlar okumasın da denemiyor... Kız yok ki! Amma o iş bizde olmaz... Bizim ahlak anlayışımız buna müsaade etmez... Orada kız ve oğlan 18 yaşına erdi mi, karışanı görüşeni olmaz... Ne numara yapar kimseyi alakadar da etmez... Faraza, burada bir kız bunu yaptı, kimi kimsesi olmasa dahi, onu yapacak bıçaklayacak biri muhakkak çıkar... Mahalleden biri yapar. Çünkü mahallenin namusundan her erkek mesuldür... Netekim bunun hukukta da yeri vardır. Ortak mülkiyet denir '', diyerek onunla dalga geçer.
Kemal Tahir ise uzun zaman önce; burada anlatıldığı gibi '' Ortak mülkiyet '' anlayışına sahip olanları '' Namusçular '' diye tanımlar. Siyasi hükümlü olarak Malatya Cezaevinde yatarken, namus davası gerekçesiyle cinayet işleyen mahkumların hikayelerini yazar.
Kemal Tahir'in romanında anlattığı '' Namusçular '' aslında karanlık bir zihniyettir. Cehalettir, gericiliktir, yobazlık ve vahşiliktir.
Fakat, günümüzdeki '' Namusçular '' ise bazı konularda bir hayli evrim geçirmeye başladılar. Şöyle ki çocukları kendi yandaşları tarafından tecavüze uğrarsa '' Küçüğün rızası vardı '' diyerek bunu artık namus meselesi yapmıyorlar. Yasalar karşısında cezai ehliyeti olmayan çocukları bu nedenden hayatlarını da kaybetseler şikayetçi olmuyorlar. Hatta içlerinden '' Bir defadan bir şey olmaz '' diyerek bu durumu hoşgörü ile karşılayanlar bile olabiliyor.
Ya da bir bakıyorsunuz biri çıkıp, yandaşı olduğu liderine karısını öneriyor. Böylesine de yürekleri geniş...!
Hatta bunların arasından cinsiyet değiştirip tuttuğu siyasi partinin liderleriyle evlenmeyi hayal edenler bile çıkıyor. Bir kısmının öyle fantezileri var ki, '' Cahiliye Devrini '' aratmıyorlar. Mesela bu türün bir dişisi; Tarkan'ın '' Kıl oldum ağbi '' şarkısını '' G....... kılı olayım '' gibi daha romantik bir hale getirerek! liderine olan sevgisini haykırıyor.
Bir başkası da, hayranı olduğu lideri isterse, kocasını boşayacağını korkusuzca söyleyebiliyor.
Geçmişte habercilik de yapan, Cumhuriyetin her türlü nimetlerinden yararlanan, fakat zamanla bunlara dönüşen yine dişi bir gazeteci bozuntusu da; isterse liderinin haremine! girmekten bahsediyor.
Ayrıca bugünkü namusçular yandaşlarının hırsızlıklarını, sahtekarlıklarını kutsal amaçlar için yaptıklarını söyleyecek kadar da iyi niyetliler!
Fakat, tüm bu engin hoşgörülerine rağmen şimdiki namusçuların da dokunulmaması gereken zülfüyareleri var. Bunların bir kısmı kendileri gibi inanmayan, düşünmeyen insanlara asla tahammül edemiyorlar. Hele hele birilerinin dolduruşlarına gelirlerse ki, o zaman mideleri, kalpleri ne kadar geniş olurlarsa olsunlar çok tehlikeli olabiliyorlar.
Katliam yaparak otel yakıp, memleketin aydınlarını öldürüyorlar. gencecik bir öğretmen adayının işkenceyle canına kıyıyorlar, gazetecilere suikast yapıyorlar...
TV'deki dizi filmlere kafayı takıyor.. Kendilerinin iç yüzlerini deşifre eden filmlerin yasaklanmasını istiyorlar...
Bunların bazıları; trafiğin olduğu caddelerde, kafeteryalarda ve hatta uçakta ibadet etmek istiyorlar. Yine bazı dişi türleri Cumhuriyetin kendisine verdiği hakları kullanarak doktor oluyor, ama hastaları erkek olmasın istiyorlar...
Alameti farikaları ile aydınlığı simgeler gibi görünseler de, cehalete övgüler yapıp, ondan besleniyorlar. Tatmin olmuyorlar... Periyodik olarak hep yeni bir kaos ortamı yaratıyorlar...
Netekim, namusçular sürekli ve hızla her geçen gün daha da karanlığa doğru evriliyorlar. Neyse ki hala güneşi zapt edecek kadar umutlarını yitirmeyenler var. Hep de olacaklar,…
Esen kalınız.
Ulķemiz gariplikler ülkesidir. 80 darbesinin failleri Amerikanin has çocuklarıdır. Ülkeyi demokirasiden uzaklaştırıp sermayeye teslim ettiler. 80 bu yana ayni cenderenin içinde sıkışıp kaldik.Cahil halktan medet uman Prof un ülkeyi bu kadar dizayin eder.
Bunların tamamına imza atarım ancak bir eksik var oda kahrolası din denilen afyon
Harikaaa bugün ülkenin geldiği durum ortadadır lâkin bu gidişata dur demekte aydın insanların tek yürek olmasını gerektirir
Harika bir yazı.Ellerine,kalemine sağlık.
Okudum , güzel bir yazıyı kaleme almışsınız , o günleri çok iyi anımsıyorum Teşekkürler ediyorum
Süperr, başarılar diliyorum
Çok güzel anlatılmış, çok da cesurca; kutluyorum
Kaleminize yüreğinize sağlık Emel Hanım. Çok güzel bir konuyu ele almışsınız. Bizde düşüncesinin arkasında duran, onu ilkeli bir biçemde dile getiren 'amiyane' bir söylemle kıvırmayan insan sayısı az. Bu konulardan biri de 'namus' kavramıdır. Namusu -afedersiniz- apış arasına indirgeyerek gündemde tutmaya çalışıyorlar. Bunlar vergilerini kaçırdıkları, görevlerini savsadıkları, halkı do***dırdıkları ve kandırdıkları, ya*** konuştukları, hileli yollarla yasayı do***ıp engelleri aştıkları, dini kendi çıkarlarına kul***dıkları, şehit tabutlarını ve cami avlularını miting a***larına çevirdikleri, Allah ile aldattıkları, ırz düşmanlığı yaptıkları zaman nmussuz olmuyorlar. Bunlar için namus kavramı "apış arası"dır ve orada kalmalıdır. Yukarıda saydığım olumsuz davranışları yapan erkekler namusludur öylemi? Namussuzluk hep kadınlara yapıştırı*** bir yafta öylemi. Hadi ordan! Sizi gidi namuslu geçinen namhssuzlar!..
Güzel irdelemişsiniz. Kutlarım. İyi günler.
Bir konuya geniş açıdan bakılmış; çok güzel bir eleştiri olmuş. Zevkle okudum.
Çok güzel bir yazı kutluyorum.
Güzel bir yazı. Kutluyorum sizi