Hayatınızın bir döneminde; okul ya da iş arkadaşlarınız, yakınlarınız, akrabalarınız, tanıdıklarınız arasında mutlaka karşılaşmışsınızdır, bazı insanlar kendileriyle ve özellikle de akıllarıyla çok övünürler.
Herkes aklından memnundur, hatta konuşma kültürümüzde ''Aklımı seveyim'' diyerek ayrıca kendimize de iltifat ederiz.
Montaıgne: ''Denemeler'' adlı eserinde akılla ilgili olarak; ''Tabiatın insanlara en adilce dağıttığı nimet akıldır, çünkü hiç kimse akıl payından şikayetçi değildir. Nasıl olsun? Aklını beğenmemesi için aklının ötesini görmesi lazım.'' der.
Sosyal hayatın içinde, politikada, arkadaşlıklarda, özel hayatta, ne yazık ki çevremizde ''Düşünme Tembelliğini'' yaşam tarzı haline getiren insanlar çoğaldı.
Doğal olarak bu durumda onların aklını da başkaları istedikleri gibi kullanıyorlar. Aydın Boysan böyle kişileri ''Maganda'' olarak adlandırıyor.
Kısaca özetlemek gerekirse; bu tür insanların, söylenen her şeye düşünmeden inandığı için, özelikle politik arenada çok tehlikeli olabileceğinden bahsediyor. - Eşeğin ''deh'' deyince yürümesi, ''çüş'' deyince durması, insanlara düşünmeden inandığı içindir. Yani eşekliğindendir - diyor.
Ünlü İngiliz Yazar Bernard Show çirkin bir adam. Bir toplantıda yanına çok güzel bir kadın gelmiş. ''Mr. Show, sizin ve benim bir çocuğumuz olsa,... Ne harika bir şey,... Sizin kadar akıllı ve benim kadar güzel.'' deyince üstat gülmüş: ''Ah madam, ya bir de tersi olursa? ''
Bütün ilişkilerimizde, işlerimizde kendi aklımızı kullanabileceğimiz, sürekli okuyarak düşüncelerimize yeni boyutlar kazandıracağımız güzel günler dilerim.
Esen kalın,…
Teşekkürler Sevgili "Emel Karabay"..