Gazeteci ve yazar Mustafa Akyol: ''Eskiden Müslümanların Dünya'ya ahlak katacağına inanırdım, şimdi bizim Müslümanlara nasıl ahlak katılacağını düşünüyorum'' demiş.
Bu sözler bana, çocukken ailemden, öğretmenlerimden duyduklarımı hatırlattı.
O zamanlar, ilk öğrendiğimiz şeylerden biri ahlak kavramı idi. Bütün kötülüklerden arınmış iyi bir Müslüman’ın temiz ahlaklı olması gerekiyordu.
Fakat, şimdi birtakım insanlar; ahlakın önemli olmadığı bir inancı benimsiyor ve bu durumu şöyle savunuyorlar:
''Biz bir insanın sahtekar, hırsız, namussuz olmasıyla ilgilenmeyiz. Çünkü yaptıkları suç ve işledikleri günahların hesabını Allah'a verecekler. Biz bir insan iyi bir Müslüman mı? Buna bakarız, bunun da ölçüsü namaz kılmasıdır. Namaz kılıyorsa iyi bir Müslüman’dır. Bunun dışındaki hayatı bizi ilgilendirmez.'' diyorlar.
İnanılacak gibi değil, ama kafa yapıları böyle olan bir cenah var. İnsan beynindeki kötü düşüncelerle ve hayatındaki kirli işlerle nasıl Allah'ın huzuruna namaza durur? Ya da namaz kıla kıla nasıl hala ahlakın olmadığı hayatını sürdürmeye devam eder... Bilmiyorum.
Memleket maalesef bu kafadaki insanlarla doldu. Bu sebepten eskiden toplumda infiallere yol açan çocuk kaçırma, tecavüz, kadın cinayetleri vb. gibi olaylara da yeterli tepki gösterilmemesinin ve korkunç suçlar işleyen insanların kısa bir müddet sonra cezaevlerinden salınmasının ardında da, bu kafadaki yargı çalışanları mı var diye ister istemez insanın aklına geliyor.
Yarım asrı devirmiş yaşta biri olarak söyleyebilirim ki, hayatımızdan, yöneticilerimizden şikayetçi olduğumuz zamanlar çok oldu. Fakat son yıllarda her alanda yaşadığımız bazı şeyleri düşündüğümde acaba diyorum, eski siyasetçilere biraz haksızlık mı yapmışız.
Böyle zamanlarda hep aklıma babamdan dinlediğim bir hikaye gelir.
Zamanın birinde, bir adam yaşarmış, ölüleri soyarak geçinirmiş. Yeni ölenlerin mezarlarını açar, kefenlerini soyup satarmış. Adamın yaptığı işi bilen herkes ondan nefret edermiş, bir tek kişi bile yokmuş onu seven.
Gel zaman, git zaman adam bir gün ölmüş ve insanlar rahatlamışlar. Adam hakkında en ufacık güzel bir söz söylenmemesi ve arkasından rahmet okunmaması oğlunu çok üzüyormuş. ''Acaba ne yapsam da babama rahmet okutsam'' diye, kara kara düşünmeye başlamış ve birden aklına bir fikir gelmiş.
O da, mezardaki ölülerin kefenlerini soymaya başlamış, ama soyduktan sonra ölülerin poposuna kazık çakmış.
Gel zaman, git zaman çevre ahalisi bunu fark etmiş ve ''Allah rahmet etsin babası da kefen çalardı, ama kazık çakmazdı'' demeye başlamışlar.
Eski siyaset ve devlet adamlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.
Esen kalın…
1950 yılından itibaren ülkeyi zafiyet içinde o*** ABD yanlısı sağcı ve kifayetsiz muhterisler yönetti. Lâkin sonuncusu ise ülkeyi çöküşe götürmek için elinden geleni yaptı. Demem o ki: Hiç biri düzgün adam değildi. Buna Ecevit'te dahildir.
ARABIN ATASINA RAHMET de derler...tskler EMEL Hnaım..
Gazeteci Mustafa Akyolun yazısına katılıyorum, ensar vakfı rezaletinde aile bakanı kadın utanmadan bir defadan birşey olmaz diyebiliyor bende size bir defa tecavüz etsem demekki benden şikayetçi olmayacaksınız diye yazdım yazımı görüp beni mahkemeye vermelerini çok isterdim müslümanlığın beş şartı var diyorlar Kurandaki 6662 ayeti görmezden geliyorlar Allahın bizim namazımıza orucumuza ihtiyacı yok sadece iyi insan olmamız önemli canlıları seven , çalmayan dedikodu yapmayan paylaşmayı seven vs insan olmamız önemli.
Sy yazarım mükemmel bir makale yazmışsın ve makalenin sonunda aynı günümüzü yazmışsın kalemine yüreğine sağlık