Dünya kurulduğundan beri; ''İyi'' ve ''Kötü'' savaşıyor. Kötülüklere tepki göstermemiz için illaki bize yapılmış olması da gerekmiyor. Masumların canına, namusuna, malına kasteden hasta ruhlu kimselerin yaşattığı kötülükler, yöneticilerin ya da başkalarının zalimliği, açlıklar, savaşlar, haksızlıklar, sevgi ve merhamet yoksunluğu, adaletsizlik nerede yaşanırsa yaşansın, - Ben insanım - diyen herkesi üzebiliyor, uykularımızı kaçırıyor. Bazen de daha kötüsüyle karşılaşmadığımız için şükrediyoruz.
Okuduğum en güzel kitaplardan (Steinbeck’in) ve izlediğim en muhteşem filmlerden bir tanesi ''Cennetin Doğusu'' dur. ''Habil ile Kabil'' efsanesinin; (Yani, iyi ve kötünün savaşının) günümüze bir anlamda uyarlamasıdır.
Yaratılış efsanesine göre; Adem ve Havva'nın oğulları olan bu kardeşlerden Kabil, kıskançlık ve hasetlik duygularıyla kardeşi Habil' i öldürmüş ve böylece de yeryüzünün ilk cinayetini işlemiştir. Ve Allah tarafından da cezalandırılarak cennetin doğusuna bırakılmıştır. Yani bir anlamda Cennetin Doğusu: Günahkarların cezalandırılacağı bir yerdir.
Acaba bu nedenle midir? Günümüzde bile, ''Doğu'' veya ''Doğuya gitmek'' deyince aklımıza hep yalnızlık, terk edilmişlik ya da ceza çekilecek bir yer gelir. Doğunun kaderi midir? Yoksa bu benzerlik bir tesadüf müdür? Düşünülebilir, ama bildiğim bir şey varsa iyi ve kötünün savaşı sürecek, iyilik kazandıkça Dünya hep var olacaktır.
Eğer hala seyretmediyseniz, bu filmi özellikle James Dean' ın oynadığı ilk versiyonunu izleyin. Yazılmasının ve filme alınmasının üzerinden oldukça uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen, bazı şeylerin hiç değişmediğini göreceksiniz.
Esen kalın.
Cenet: iyilik, cehennem: kötülük kısa yormu bu olsa gerek tbrlerEmel HANIM.