''Erguvaniler''i de nihayet okuyup bitirdim. ''Nihayet'' diyorum, çünkü bir kitabın konusu; geçmişten, bugüne kadar Türkiye'yi yönetenlerse ve bunların aralarında da mutlaka bir akrabalık bağı olmuşsa, kim kimin nesidir, okurken insan biraz yoruluyor.
Tayfun Er'in kaleme aldığı kitap kendisinin de ifade ettiği gibi: ''Türkiye' de iktidar doğanları'' anlatıyor.
Bizans İmparatorluğun'da ki bir gelenekten ( imparator çocuklarının erguvan rengi saraylarda doğması ve bu renk kıyafet giyinmelerinden, bu rengin sadece saray mensuplarına özgü olmasından ve bu çocukların - erguvan içinde doğmuş - unvanı almalarından ) yola çıkarak bizde ki seçkinlerden de '' Erguvanlar '' olarak bahsediyor.
Kitapta benim en çok ilgimi çeken şey ise bu isimler arasında kendisini ''Komünist'' olarak gören pek çok ünlü yazar, şair ve edebiyatçıların olması.
Hatta bizim gençliğimizde ''Halk çocuğu'' olarak tanımlanan bazı siyasetçilerin de aslında saraylarda, konaklarda, yalılarda doğması, ya da kökenlerinin buralarda yaşayanlara dayanmasını, kolejler de (özellikle de Fransız Kolejinde) okumaları ve ahlaktan bahsedenlerin de nasıl yaşamış olduklarını öğrenmek ise oldukça şaşırtıcı.
Yazarın; Türkiye'de iktidar doğanlar için kullandığı bazı ifadeler şöyle:
''Tanzimat’tan beri iktidarı bir alıp bir bırakan, fraksiyonlar hariç kabaca iki ana grup vardır. Bu iki grup aynı ailenin mensuplarıdır. İktidar da onlar.. muhalefet de onlar. Libaral de onlardır, devletçiler de onlardır. İslamcılar da onlardır, Laikçiler de onlar, AB yandaşları da karşıtları da onlardır.... faşistler de onlardır .. sosyalistler de ...'' Ve ekliyor, Ankara Valisi Nevzat Tandoğan'ın ''Komünizm gelecekse biz getiririz size ne'' sözü düşünülmelidir, diyor.
Ve kitapta ayrıca bütün bu kişilerin (Masonluk, Bektaşilik, Mevlevilik gibi tarikatlara ya da yurtdışı bağlantılı pek çok örgütlere üye olduğundan örgütlerin de adlarını vererek bahsediyor.)
Tayfun Er’in - Erguvanlar - Adını verdiği seçkinlerden bazıları da şöyle :
'' Nazım Hikmet, Hakkı Devrim, Emin Çölaşan, Ali Şen, Çetin Altan, Güneri Civaoğlu, Murat Belge, Okan Bayülgen, Bülent Ecevit, Timur Selçuk, Hiram Abas, Nazlı Ilıcak, Rahmi Koç, Güler Sabancı, Kadir Has, Cem Boyner, Gülriz Suriri, Fahri Korutürk, İsmail Cem, Serdar Bilgili, Mehmet Akif Ersoy, Tuna Kiremitçi, Orhan Pamuk, Yakup Kadri, Adnan Menderes, Cahit Sıtkı Tarancı, Ziya Gökalp, Hıncal Uluç, Defne Samyeli, Reşat Nuri, Fatin Rüştü Zorlu, Refik Erduran, Oktay Rifat, Rahşan Ecevit, Uğur Mumcu, Kenan Evren, Erdal Öz, Hüsamettin Cindoruk, Refik Halid, Kavalalı Mehmet Paşa, Sakıp Sabancı, Leyla Umar, Vehbi Koç, Kemal Derviş, Ajda Pekkan, Melike Demirağ...''
Liste böyle uzayıp gidiyor...
Kitapta ismi geçenlerin hepsinin, kendi alanlarında yaptığı yararlı pek çok işler elbette var.
Buradaki asıl konu sanırım bizim onları kafamızda başka yerlere koymamız. Bazen onlara verilen lakaplara ya da imajlarına bakarak, çobanlıktan başbakan ya da bakkallıktan milyarder olduğunu ya da halkın içinden gelip lider olduklarını zannettik.
Mesele burada bahsi geçen insanların Tayfun Er'in de söylediği gibi hepsinin de belli bir zümreye ait olması. Yani şu veya bu şekilde aralarında bir akrabalığın ve bağın olması ve yönetenlerin de sadece o kesimden çıkması.
Bu konulara ilgi duyuyor ya da duymuyorsanız bile, okumanızı tavsiye ederim.
Esen kalın,…
şaşırtıcı bilgiler.tskler EMEL ...
Gerçekten ilginçmiş Emel hanım. Kitabı hemen alıp okuyacağım...
Sevgili Emel Karabay bizlere aktardığınız bilgiler için teşekkür ederiz. Kaleminiz var olsun..
Çok güzel ve bilgi akışıydı, teşekkürler,
Teşekkürler.