İnsan ilişkilerinde - Düşmanlığını belli etmeyen, sinsi karakterlerin çok tehlikeli olduğu- bilinir. Düşmanınız bunu gizlemeyi başarıyorsa doğal olarak kötülüğün nereden gelebileceğini göremezsiniz.
Üç yıldır ise insanlığı yok etmeye çalışan gizli bir düşmana karşı savaşıyoruz. Bu düşman insan eliyle mi yaratıldı, yoksa ilahi güç tarafından bize verilen bir ceza mı? Bilmiyoruz. Bilim, ilim adamları onu tanımaya, öğrenmeye çalışıyor ki, savunma mekanizmamızı güçlendirelim. Biz onu yok edelim.
Düşmanın gücü, korku ve dehşet saçmakta, Alfred Hitchcock 'un filmleri ve Agatha Christie'nin romanlarını aratmıyor.
Doğal afetler... Savaşlar... Neredeyse her gün işlenen kadın cinayetleriyle, sadece canı istediği için sokakta rastgele birini öldüren psikopat canilerle... Ördekmiş, damacanaymış, kızıymış, torunuymuş, çocukmuş, genç, yaşlı ayırt etmeden herkese ve her şeye tecavüz eden namussuzlarla... Soyguncular, hırsızlar, sahtekarlarla kirlettiğimiz Dünyamızda şimdi de ''Corona'' denilen virüs nedeniyle her gün yüz binlerce insan hayatını kaybediyor.
Tehlike nereden geliyor ya da gelecek, bize de zarar verecek mi? Bilmiyoruz. Sadece hayatta kalma mücadelesi veriyor gibiyiz.
Sevdiğim bir hikaye vardır, şu sıralar sık sık hatırlıyorum.
- Bektaşi, bir gün meclisinde, müritlerine kaderden bahsediyormuş.
Kadere inanmamız gerektiğini, bunun şart olduğunu söylemiş. Aksi takdirde imanımızın kuvvetli olamayacağından, hayrın ve şerrin, yaşadığımız yaşayacağımız ne varsa Allah'tan geldiğine inanmamız gerektiğini uzun uzun anlatmış.
Toplantı bittiğinde herkes dağılırken, kalabalığın içinde biri Bektaşi'nin ensesine bir tokat atmış, Bektaşi birden kızgınlıkla irkilip dönmüş ''Kim o'' diyerek hiddetle söylenince, hemen yanında toplantıya katılan müritlerinden birisi, Bektaşi'ye dönerek ''Biraz önce kaderden her şeyin Allah'tan geldiğine inanmaktan bahsettin şimdi neden kızdın'' deyince,
Bektaşi bir an durmuş ve ''Elbette biliyorum her şeyin Allah'tan geldiğini, Allah bana bir tokat attı, ama hangi pezevengin eliyle attı onu merak ettim'' demiş.
Kısaca söylemek gerekirse insanlık şiddetli bir tokat yedi. Sebebi şu veya bu, yarasa, fare ya da başka şeyler ne fark eder.
Esen Kalın…
Hani bir yaralı çocuk suriyenin bombalar altında inlerken hastahanede çevresine " Allaha şikayet edeceğim" demişdiya ondan sonra bu hastalık dünyaya yayılmişdı, hemde ağır ağır ve çocukları öldürmeden ben bunun allahdan bir musibet olarak geldiğine inanıyorum.benzeri tarihde yaşanmişdı kuranda geçtiği gibi şımaran israil toplumuna nabukadkezarı onların üzerine bir ceza olarak gönderdim demışdı yaradan selamlar
Ben kadere inanırım maddi, manevi anlamda çok yaşadım yazsam roman olur.
Corona tamamen bir oyun. Dünyayı yönetmek hırsına kapılmış şeytanların bir oyunu bence..!!
Mükemmel akıcı bir üslup. Türkçeniz de mükemmel. Ben uzun makaleleri okumayı sevmem ama yazılarınızı zevkle okuyorum. Teşekkür ederim.
Bektaşi boş konuşmaz,ensemize inen o eli kırmadıkça daha çok şamar şaplak yeriz. Hürmetler çok güzel bir yazı..
Aslında, tüm canlılar için bir tehlike, her zaman vardır. Karşısına gizli veya açık olarak çıksa da yaratıcısı yine bir canlıdır. Güç kazanma, üstünlük kurma, paylaşımdaki adaletsizlik, canavarı yaratmaya yetse de huzur ve mutluluğu aramak yine de insanın kendi elindedir. Düşman yaratmak yerine, hoşgörülü olmak, anlaşmak, ama her iki tarafın da rızası (yüzünün gülmesi) şartıyla pek ala mümkün olabilir. Düşman yaratmadan önce, dostluk elini uzatmak, herşeyden önce de denemek lazım! Sevgiyle kalın.
Sevgili Tayyar, öncelikle güzel yorumun için çok teşekkür ederim. Çok güzel hislerle ve güzel temennilerde bulunmuşsun , ancak hayatta şunu gördüm ki, düşman yaratmak için illa da buna bizim sebebiyet vermemiz gerekmiyor. Dünya sadece iyi insanlardan ibaret değil maalesef, hasta ruhlu psikopatlarla da dolu.Selamlar
Herkes uykuda emel hanım alev bacayı sardiginda uyanırlar belki .. yüreğine saglik
Sy yazarım cok güzel bir makale paylaşmışsınız kalemine yüreğine sağlık
Hoş ve akıcı bir üslupla sayfaya döküyorsunuz yazılarınızı, özelliklede ince mizahı tebrikler
Tünaydın Emel hanım, Kaleminize sağlık.