Meksika halk devriminin anlatıldığı ve dünyaca ünlü müziği ile unutamadığım filmlerden biri de ''Juarez''dir. Siyah beyaz olarak çekilen filmi, uzun yıllar önce televizyonda izlemiştim.
Genç bir adam; Avusturya Hanedan ailesinde dünyaya geliyor. Akıllı, yetenekli biri. Bilime, sanata ve özellikle de botaniğe ilgi duyuyor, fakat ordu için yetiştiriliyor. Meksika İmparatoru olması istenildiğinde önce reddetse de botanikle ilgili çalışmalarını sürdürebilmek için gitmeyi kabul ediyor. Kendisini hiç düşünmediği bir anda Meksika İmparatoru olarak buluyor.
Oysa genç 1. Maximilian'ın karakteri ülke yönetmeye uygun değildir. Hayatında öncelikle istediği şey deli gibi aşık olduğu karısı ile kendilerine tahsis edilen şatoda romantik, güzel saatler geçirebilmek, doğayla, müzikle ve bilimle uğraşmaktır. Öyle de yapıyor zaten. Fakat o şatosunda gönlünün istediği gibi yaşarken, dışarıdan halk isyanının ayak sesleri gelmeye başlıyor.
Bu durum karşısında İmparator 1. Maximilian; isyancı cumhuriyet taraftarlarının lideri Benito Juarez'in bazı isteklerini ve dinde reformlar yapılması hakkındaki düşüncelerini destekliyor.
Filmi izlerken; devlet yönetimiyle ilgili farklı düşüncelerde ve zıt taraflarda olan bu iki adamın arasında insani anlamda birbirlerine karşı gizli bir hayranlık da beslediklerini hissediyorsunuz.
Belki de bu sebepten İmparator, Juarez'e saltanata bağlılığı konusunda yemin etmesi halinde, tutuklanan cumhuriyet yanlıları için genel af çıkaracağını vadeder. Ama Juarez bunu kabul etmeyerek davasından vazgeçmez.
Meşrutiyete karşı halkın sesi her geçen gün daha fazla yükselmekte sokaklarda ''Juarez Juarez'' sloganları atılmaktadır. İsyancılar, meşrutiyet yanlılarına saldırılar düzenlemeye başlar. İmparator bu durum karşısında hiç arzu etmese de - Juarez yanlıları - hakkında ölüm kararı çıkarır.
Fakat sonunda bu direnişi Cumhuriyetçiler kazanır ve Juarez yönetimi ele geçirir, imparator tutuklanır, yargılanır ve ölüme mahkum edilir.
Karısı ona destek bulmak amacıyla ülkeyi daha önce terk ettiği için imparator artık yapayalnızdır. Ve tüm bunlara rağmen hücresinde sadece sevdiği kadını düşünür.
İmparatorun son arzusu gitarıdır. Günümüze kadar gelen ve barışın sembolü olan ''Güvercin'' anlamındaki ''La Paloma'' şarkısını çalar.
Juarez ise zafer kazanmasına rağmen çok üzgündür. Fakat başka devletlerin ülkelerinin yönetimine bir daha karışmaması için İmparatoru kurşuna dizdirmek zorunda kalmıştır.
Belki başka şartlarda karşılaşıp tanışsalar; çok iyi dost, arkadaş olabilecek bu iki insan; inandıkları davaları uğruna savaşmaları gerektiğinde ölmek ve öldürmekten çekinmezler. İmparator istese ülkeyi terk edebilecekken bunu yapmaz. Ölüme gitmeyi tercih eder.
Filmin son sahnelerinde, Maximilian'ın infazından aylar sonra, bir akşam vakti, kimsenin olmadığı saatlerde, siyah kukuletalı ve pelerinli bir adamın; düşünceli, sessiz ve endişeli bir halde bir mezarlıkta yürüdüğünü görürüz. Siyahlı adam İmparatorun mezarına gelir ve sadece ''Beni affet'' der. Esrarengiz adam karanlıkta kaybolurken film biter.
Çoğu zaman savaşlar masum insanları yok ediyor. Her şeye rağmen devrimler de bazen bunu gerçekleştirenlerin canını yakabiliyor.
Esen kalın.
flimi izlemedim
Emel Hanım Bu çok duygulu paylaşım için teşekkür ederim. Sizden böyle bilgilendirici ve enfes yazıları her zaman bekliyoruz. Güzel yüreğinizin ve kaleminizin gücü tükenmesin. Sizi takdirle takip etmekteyim..
Emel hanim,bu yazinizda digerleri gibi oldukca manali ve dusundurucu..Kendinize o*** guzel yazim seklinizce zevkle okunan makaleler yazmaya lutfen devam ediniz..yazilatinizla sizi takip ediyorum..tek kelime ile tebrikler..
Sevgili David çok teşekkür ederim.
Harika bir makale bu güzelim dünyanın tadını çıkarmak varken savaşlar savaşlar nedenkii kazanc hırsı herşeyi bitiriyor işteee