Bugün bir arkadaşım, sohbetimiz esnasında:''Merak ediyorum! Başka dinler, inançlar da birtakım insanları yobazlaştııyor mu?'' diye sordu.
İnsanı yobazlaştıran nedir? İnancı mı, karakteri mi? Din gibi temiz bir kavram, gerçekten dindar olan birini neden bozsun? Aslında yaşamın içinde – yobazlık - pek çok durumlarda var. Fakat arkadaşımın sorusu dindar yobazlar üzerine olduğu için, bu konu hakkında yazmak istedim.
Biraz düşününce de aklıma bazı yabancı film ve romanlar geldi. Çünkü; bir toplumun fikir ve değer yargılarını, yaşanmışlıklarını, nasıl yaşadıklarını en iyi anlatan araç sanatıdır.
Mesela, Umberte Eco'nun '' Gülün Adı '' eserinde Hristiyan din adamlarının iktidar hırsıyla yaptıkları sahtekarlıklar, ahlaksızlıklar çok güzel anlatılmıştır.
Bir diğeri ise Arthur Miller'in '' Cadı Kazanı '' filmidir. Burada da Miller; toplumun yerleşik adetlerine göre daha farklı ve özgür yaşamak isteyen bazı genç kadınların, bağnaz din adamları tarafından yakılarak nasıl yok edilmek istendiğini anlatır. Fakat aynı zamanda senaryonun da yazarı olan Miller eserinde buna müsaade etmez ve o cadı kazanını kurdurmaz.
Bu tarz yobazlıkların anlatıldığı başka bir film, Hristiyan şeriatının anlatıldığı Victor Hugo'nun ''Notre Dame'in Kamburu'' adlı romanıdır.
Kilisenin baş rahibi; maddi çıkarlarına ters düşeceği için matbaanın yayılmasını önlemek adına bir cinayet işler. Ve bunun suçunu da sapık arzularına alet edemediği ''Esmeralda'' adındaki bir genç kıza yükleyerek onun öldürülmesini sağlar.
Tarih boyunca yaşanan pek çok olayda, kendi inancını, düşüncelerini, yaşam şeklini herkese empoze etmeye çalışan yobazların, sahte sofuların, bütün dinlerde mevcut olduğunu görüyoruz.
Fransa'da 14. Yüzyılda yaşamış Jan Dark adındaki 19 yaşındaki genç bir kızın öldürülmesi de böyle bir bağnazlığın sonucudur.
Kısaca özetlemek gerekirse, inancı ne olursa olsun, sapkınlığın ve yobazlığın nedeni; gerçekte – dindar - olmayıp - dindar gibi görünerek - takiye yapanlardan kaynaklanıyor.
Bu insanlar; İçlerinde gizleyemedikleri vahşet ve sapıklık duygularını, din maskesi takarak açığa çıkarıyorlar.
Dinlerin hepsinin öğretileri; '' Öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, hak yemeyeceksin'' diyor. Ama hangi dinin mensubu olursa olsun, fark etmiyor, birtakım sahtekar ve meczup yaratıklar amaçlarına ulaşmak için dini bir araç olarak kullanıyorlar.
Bu vesileyle, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında ( 23 Aralık 1930) ''Şeriat isteriz...!'' çığlıklarıyla sokaklara dökülüp Menemen'de Teğmen Kubilay’ı şehit eden, Halide Edip' in de ''Vurun Kahpeye'' romanında anlattığı, aydın Türk kadınına saldıran yobazların bu günlere kadar fışkırttıkları tohumları 2 Temmuz 1993 Tarihinde Madımak'ta; memleketin 33 aydın insanını, Arthur Miller'in cadı kazanını kurarak ve ateşleyerek öldürmüşlerdir.
Bütün sapkın canilerden, din tacirlerinden dünyamızın temizlenmesi umuduyla, Madımak'ta hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Nur içinde yatsınlar.
Emel hanım, bugün üst üste iki yazını okudum ve içerik olarak çok iyi ve muhteşem, sizleri kutluyorum.
Emel hanım, yazılarınız birbirinden çok iyi ve muhteşem, bugün üst üste iki yazınızı okudum. Sizleri kutluyorum.
Madımak bu ülkenin kanayan yarasıdır. Bir yobazlığın vahşice ortalığı nasıl bir vahşete donderdiginin örneğidir. Bu yobazlikların bitmesi için eğitim eğitim eğitim. Kadınlarımızı mutlaka eğitip okumalıyız. Ülkemizin kurtuluşü kadınlarımızın elindedir. En büyük destekte erkekler tarafından net bir şekilde verilmelidir.madi.ak ta ölen ASAF KAYA Benim arkadaşımdı. Işıklar içinde olsunlar.
Rahmetli Aziz Nesin toplumun yüzde yetmişi cahil demişti Madımak vahşeti beynimin bir köşesinde duruyor. Bugün geldiğimiz nokta islam devleti kurma aşamasına geldi yazacak çok şey var ATATÜRK bu günleri yıllar önce görmüştü uyarmıştı.
Tebrikler.
Muhteşem, yüreğine sağlık...
İnsanın doğasında o*** bir psikolojik yapının geçmişle o*** bağ***tısının bugünde devamını tesbit eden güzel bir yazı. Teşekkürler saygıdeğer hanımefendi. Sevgi ve saygılarımla.
Yüreğine ve kalemine sağlık