Pek göz önünde biri değil gibi görünse de eşini çok etkilediği söylenirdi. Etkileyebilir de. (Bunu her kadın yapar.) Eğitimliydi, gösterişten uzaktı, hatta insanı bazen rahatsız edecek kadar da sıradan giyinirdi.
Bülent Ecevit'i sevenlerin içinde, onu sevmeyenler çoktu. Ama ''Rahşan Ecevit'' kadın ve eş olarak gelmiş geçmiş başbakan eşlerinin içinde en farklı olanıydı.
Bülent Bey ile olan aşklarını dışarıya yansıtış biçimlerinde bir saygınlık vardı. O, ölünceye kadar hep yanında ve davasının en büyük destekçisi oldu. Kadınca istekleri hiç yoktu. Eşiyle, savundukları fikirlere uygun bir hayatları vardı. Her ikisi de standartların üzerinde yaşantısı olan bir ailede yetişmelerine rağmen; normal bir apartman dairesinde oturuyorlar, yemeklerini kendileri yapıyor, hatta çoğu zaman kolay hazırlanan gıdalarla öğünlerini geçiştiriyorlardı.
Evlerinde hizmetçileri falan da yoktu. Komşuluk ilişkileri de sıradan bir aileninkinden farklı değildi. Bülent Bey, su tesisatında arıza olan komşusunun arızasını bile tamir eder, Rahşan Hanım; genelde oldukça sade kıyafetler giyinir, modayla hiç ilgilenmezdi.
Sonradan görmüşlüğün açgözlülüğünden, cehaletin kibrinden, aşağılık kompleksinden uzaktılar. Orta halli bir Türk ailesi gibi yaşadılar hep.
Çok uzun zaman önce bir gazetecinin Rahşan Hanım'la yaptığı röportajı okumuş ve ona çok hayranlık duymuştum. Bu hep devam etti.
Gazetecinin, kendisinin kıyafetlerini eleştirenlerle ilgili bir sorusu üzerine, yıllar önce yaşadığı bir olayı anlatmıştı:
- Oturdukları mahallede genç ve güzel terzi bir kız varmış. Maddi durumları da zaten iyi değilmiş. Müşterilerinin kıyafetlerini dikerken onların giyimlerine hep imrenirmiş. Bir gün kendisine tadilat için getirilen bir gece kıyafetini dayanamayıp hırsından kesip parçalamış. -
Bu olayı anlattıktan sonra Rahşan Hanım şöyle diyordu; '' Hayatım boyunca asla başka bir kadının imreneceği kıyafetler giyinmedim, takılar takmadım.''
Kaç kadın nefsini böyle terbiye edebilir? Kaç kadın, ya da Müslüman olduklarını söyleyen kaç kişi bunu yapabilir? Çünkü bu aynı zamanda Müslümanlığında bir yaşam kuralıdır.
Ve sonra eklemişti;
''Hayatım boyunca (O zamanlar devlete aitti) Sümerbank'tan alış veriş yaptım, resmi toplantı ve geceler için sadece üç tane gece kıyafetim oldu ve hep onları giyindim.'' demişti.
İşte! Bilinçli bir yurttaş ve iyi bir insan olmak, vatanı sevmek de bir anlamda bu değil midir? Kendi kaynaklarımızla var olmaya çalışmak. İsraf etmemek. İtibarlı olmakla görgüsüzlüğü birbirine karıştırmamak. Bizi yönetenlerin de bizim gibi yaşadığını görmek, bilmek şimdilerde ne kadar unuttuğumuz hasletler oldu.
Keyifle okuduğum ''Pülümür de Aşk'' kitabının yazarı Rahşan Hanım dilerim kendi aşkı ile de buluşmuştur. Allah rahmet etsin. Cennet mekanı olsun.
Esen kalın.
Gerçekten de Sevgili Emel Hanım, sizin de belirttiğiniz gibi, ‘Ecevitler’ orta halli vatanı seven, kendi halinde mütevazı bir Türk ailesi gibi yaşadılar
Tebrik ediyorum.
Hayata dair çok güzel ,anlamlı yazılarınız var bunlardan kendimize pay çıkartıyoruz teşekkürler...
Sy yazarım yüreğine sağlık fakat günümüzde böyle hnfdiii bir elin beş parmağı kadar az diye düşünüyorum yedi yemeği gezmesinini elbiselerini hatta iç camaşırlarını bile paylaşır olduk bayağı ilerleme varrr