Bu küçük çocuklardan bazıları depremden kurtuldular. Enkaz altında şayet hayatta kalmayı başarabilmişlerse hala kurtarılmayı bekleyenler de olabilir.
Kahraman şehrimiz, gazi şehrimiz, yaman şehrimiz, şanlı şehrimiz başta olmak üzere güneydoğudaki on ilimiz deprem nedeniyle göçük altında kalınca, insan ister istemez öncelikle çocukları düşünüyor.
Kurtarma çalışmaları anlatılırken TV kanalları da en çok onları gösteriyor. Aralarında yeni doğmuş bebekler bile var. Nasıl güzeller. En fazla beş ya da altı yaşındaki çocukların bazıları ise - kendilerinin de - çocuk olduklarını unutmuşlar, küçük kardeşlerine sarılmışlar, onları korumak için. Sanki bir anda büyümüşler ...!
Fakat bu minikler için asıl mesele bundan sonra başlıyor ... Bazıları yaşları nedeniyle bu yaşadıkları kabusu hayal meyal hatırlayacaklar , bazıları hiç hatırlamayacak. Fakat unutmayacak olanlar hayatlarına nasıl devam edecekler ?
17 Ağustos 1999 depreminden yirmi gün kadar sonra birkaç arkadaşımla birlikte gittiğimiz Gölcük'de depremin nelere yol açtığını, bir şehri nasıl yok ettiğini görmüş ve bu yıkımı yaşayan insanlarla tanışmıştık.
Bedenen hayatta olsalar bile , yaşamıyor gibiydiler. Çoğu ruhsal ve psikolojik olarak iyi değildi.
Çünkü; kurtulanların neredeyse hepsi, yakınlarından bir ya da birkaçını kaybetmişti.
Güneydoğu Anadolu Bölgemizde meydana gelen son depremlerde de; bu yıkımı yaşayanların arasında hiç zayiat vermeden kurtulanlar olsa bile, bu felaketi unutmaları yada etkisinden kurtulmaları zaman alacak.
Elbette şehirler yeniden kurulacak, enkazlar kalkacak, fiziksel yaralar iyileşecek. Fakat bu afeti yaşayanların, normal hayatlarına dönmeleri için bunlar yetmeyecek.
Çoğunun içinde bulundukları bu travmayı atlatabilmeleri için psikolojik destek de görmeleri gerekecek.
Bir depremzede bu acı tabloyu '' Artık çocukluğumuz, anılarımız, bir geçmişimiz ve geleceğimiz yok '' diyerek ifade etti. Yaşanılan acının etkileri ve sonuçları ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.
Hayatta kalanların; geçmişlerinin izleri, anıları, doğup büyüdükleri ait oldukları topraklar ve sevdikleri artık yok oldu. Ancak insan yaşadıkça daima umut vardır. Tüm acılara rağmen gelecek yeniden inşa edilebilir.
Çünkü, Allah insanı her türlü zorlukla mücadele edecek , yaşamdan vazgeçmeyecek kadar güçlü yaratmıştır.
Hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara şifa, hayatta kalanlara sabır ve güç dilerken bir daha böyle bir felaketin yaşanmamasını temenni ediyorum.
GEÇMİŞ OLSUN GÜZEL MEMLEKETİM.
Temennileriniz için saygılar duyuyorum.Sadaka Sosaki'nin hikayesi geldi aklıma.Depremde ölenler afetten değil ihmalkarlıktan katledildiler.Depremden kurtu***lar insanlara umut vermek için çabalamak yerine bu katliama sebep o***lara destek vererek memleketi karanlığa sürüklediler.Sadaka Sosaki gibi turna maketleri yapmak yerine cellatlarının saltanatlarının sürmesi için oy kul***dılar.Hiroşima da ölenler hala unutulmadı ve o kentler Nagazaki de dahil yeniden cennete dönüştü ama bizimkiler ne cenneti ne huzuru asla bulamayacaklar.Ömer Hayyam'ın dediği gibi ''Cellatına aşık olmuşsa bir millet,ister ezan ister çan dinlet.İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet,müstahaktır ona her türlü zillet '' İnsan canı bu kadar ucuz o*** toplumlar asla hakettiği hayatı yaşayamaz.
Ellerinize sağlık, ne güzel yazmışsınız. O güzel çocukların o felaketi, büyüklerinden çok daha sakin karşılamaları inanılmaz bir şey, Dikkat ettiğim, hiç birisinin ağlamaması, her şeyi büyük bir olgunlukla karşılamaları. Allah, ölenlere rahmet etsin, mekanlarını Cennet etsin, kurtu***ların yollarını açık etsin. Sizin de Allah gönlünüze göre versin...